İyi niyetli ve yardimsever bir arkadasimla bir gün dogada gezinirken, kozasindan çikmaya çabalayan bir kelebek gördük. Kelebek kozanin lifleri arasindan siyrilmaya çalismaktaydi.

Yardimsever arkadasim hemen kelebegin imdadina kostu. Dikkatlice kozanin liflerini siyirdi, kozayi araladi ve kelebegin fazla çabalamadan kozadan çikmasini sagladi. Ancak kelebek kozadan kolaylikla çiktiysa da, biraz çirpindi ve uçamadi.

Yardimsever arkadasimin gözardi ettigi gerçek suydu:

Kanatlar ancak kozadan çikma çabalariyla güçlenir ve uçusa hazirlanir. Kelebek kendini kurtarma çabalariyla aslinda kaslarini gelistirmekte, kendini ayakta tutacak, güçlü kilacak, uçmaya hazirlayacak hareketleri çabalariyla ögrenmekteydi. Yardimsever arkadasim isini kolaylastirarak kelebegin güçlenmesine engel olmustu. Kelebek hiçbir zaman özgürlügü tanimadi, hiçbir zaman gerçekten yasayamadi.

Psikiatr Ruth Sanford'un bir yazisindan alinan bu kisa öykü sizlere neler düsündürdü? 'Hiçbir sey' demeyin, sakin. Eger öyleyse lütfen öyküyü bir kere daha okuyun ve hayatta bazi isleri basarmamizin kendi çabamiza bagli oldugunu bilin. Aksi takdirde zorluklarla mücadele edemeyen, kendine güvensiz birisi olur çikariz.

Öykümüzde firsat verilseydi, kelebegimiz elbette kozasindan kendisi çikacakti. Ancak sonuç; zavalli kelebek, iyi niyete bagli bir talihsizlik yüzünden kisacik ömrünü eksik yasadi.