CEPFORUM : Sağlıkla ilgili her şey

  1. #21
    Yalniz_Kurtm isimli Üyemiz şuan sistemimize bağlı değildir. (Offline) ( Üye )
    Yalniz_Kurtm - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    İsim : MURAT
    Üyelik : 21 Mart 2006
    Mesajlar : 26,688
    Standart Yazdı :
    ÖKSÜRÜGE KARSI ALINACAK ÖNLEMLER


    Uzmanlar, ciddiye alinmadigi takdirde ciddi sorunlar dogurabilecek öksürüge karsi su önerilerde bulunuyor:

    "Öksürürken çikan balgami (gece uykusu disinda) yutmayin. Buhar veya sicak dus balgami inceltir ve rahat öksürmeyi saglar. Içinde balgam söktürücü olan ve reçeteyle satilan bir ilaci deneyin, ama eger çok balgam çikartan sürekli ya da kronik bir öksürügünüz ya da astiminiz varsa, balgam söktürücü kullanmayin bol sivi için. Kuru ve kesik öksürükte bogaz pastili veya reçeteyle satilan bir öksürük ilacini deneyebilirsiniz, ancak baska ilaçlar kullaniyorsaniz, mutlaka doktora danisin. Sicak su, çay veya limonataya katilmis bali da deneyebilirsiniz. Burun akintisi bogazinizda tahrise yol açtigi için öksürüyorsaniz, reçetesiz satilan ilaçlar ya da antihistaminler balgami kurutabilir. 19 yasindan küçüklere aspirin vermeyin. Reye sendromu denen ender, ama ciddi bir soruna yol açabilir. Ates veya agri durumlarinda agri kesiciler verin. Soguk alginligi belirtileri yokken çocugun ani ve siddetli öksürmesi burnuna küçük bir kiymik veya cisim kaçmis oldugunu gösterir. Acil yardim isteyin. Tikanma (nefes alip vermede zorluk çekme) küçük bebeklerde olagan bir sey olmasina ragmen sürekli öksürük pek görülmez. Eger çocugunuz 3 ayliktan küçükse, doktora basvurun. Eger çocugunuz boguk, ulur gibi öksürüyor ve bu geceleri siddetleniyorsa, çocuklarda sik görülen solunum yolu iltihaplanmasi söz konusu olabilir".

  2. #22
    Yalniz_Kurtm isimli Üyemiz şuan sistemimize bağlı değildir. (Offline) ( Üye )
    Yalniz_Kurtm - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    İsim : MURAT
    Üyelik : 21 Mart 2006
    Mesajlar : 26,688
    Standart Yazdı :
    Sigara, egzozdan 10 kat zararli

    Uzmanlara göre, sigara tüketimi, motorlu araçlardan 10 kat daha fazla havayi kirletiyor.

    ABD Ulusal Kanser Enstitüsü tarafindan yayinlanan rapora göre, söz konusu bulgu, Enstitü arastirmacilarinin 'Neden sigara kullanmayanlar en az sigara içenler kadar etkileniyor?' sorusuna cevap aramalari sonucunda bulundu. Arastirmalarda, yakilan bir sigaranin ürettigi katranin, bir aracin egzozundan çikan miktardan daha fazla oldugu ölçüldü. Katran ve benzeri zehirli parteküllerin akciger kanseri ve astim riskini yükselttigi önceden beri bilinen bir gerçek. Avrupa'daki morotlu tasitlara her yil uygulanan egzoz emisyon ölçüm limiti 40 ug/m3 olarak belirlenmis.

    Arastirmacilar, iddialarini desteklemek için bir deney yaparak, düsük sülfür katkili 2 litre turbo dizel yakitla doldurulmus bir arabayi kapali bir garajda 30 dakika çalistirdilar. Deneyin ilk bölümünde aracin emisyon ölçümünden 88 ug/m3 elde edildi. Ölçümlerin ardindan 4 saat havalandirdiktan sonra kapattiklari garajda bu sefer 30 dakika içinde 3 filitreli sigarayi yanar halde biraktilar. Bunun sonucunda da 830 ug/m3 emisyon elde edildi. Arastirmacilar, sadece 3 sigaranin, 2 litre turbo dizel yakitindan tam 10 kat daha fazla havayi kirlettigi sonucunu elde ettiler.

  3. #23
    Yalniz_Kurtm isimli Üyemiz şuan sistemimize bağlı değildir. (Offline) ( Üye )
    Yalniz_Kurtm - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    İsim : MURAT
    Üyelik : 21 Mart 2006
    Mesajlar : 26,688
    Standart Yazdı :
    Televizyon seyretmek kaslari imha ediyor

    Uzmanlarin, uzun saatler boyunca televizyon ya da bilgisayar karsisinda oturan kisilerin bel ve sirt kaslarinda siddetli agrilara neden olan kalici hasar olustugunu belirledikleri bildirildi.

    Internette yayin yapan bir saglik haberleri sitesinde yayinlanan arastirmaya göre, beli destekleyen kaslarin, saatler süren hareketsizlik sonucunda kalici biçimde islevsizlesebilecegi belirlendi. Bilim adamlarinin yaptigi arastirmada, 19 genç erkek gönüllü, 8 hafta boyunca yatakta zaman geçirdi ve kaslarindaki degisim izlendi.


    Arastirma ekibi bunun, omurgayi koruyan kaslarin uzun zaman kullanilmadiginda 'islevsizlestigini' kanitlayan ilk arastirma oldugunu belirterek, televizyon önünde saatlerce zaman geçirmenin etkisinin de tam olarak ayni olacagini bildirdi. Arastirma, zarar gören kaslarin yeniden çalistirilmasinin da uzun ve zor bir süreç oldugunu kanitladi. Gönüllülerin bazilarinin bel kaslarinin, egzersiz yapmalarina ragmen 6 ay sonra bile düzelmedigi belirlendi.
    __________________

  4. #24
    Yalniz_Kurtm isimli Üyemiz şuan sistemimize bağlı değildir. (Offline) ( Üye )
    Yalniz_Kurtm - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    İsim : MURAT
    Üyelik : 21 Mart 2006
    Mesajlar : 26,688
    Standart Yazdı :
    Temiz ev astimi tetikliyor

    --------------------------------------------------------------------------------

    Avustralya'da yapilan bir arastirma, ev temizliginde kullanilan temizlik malzemelerinin çocuklarda astim riskini arttirdigini ortaya çikardi.


    Cutrin Teknik Üniversitesi'nde yapilan arastirmalara göre, temizlikte kullanilan toz deterjanlar, çocuklarin astima yakalanma riskini 4 kat artiriyor. Arastirmacilar, bu amaçla piyasada satilan 192 çesit uçucu özellik tasiyan organik katkili temizlik ürününü inceledi ve deneyler sonucunda bu ürünlerin 88'inin astim hastaligina yol açabilecegini saptadi.

    Arastirmacilar, bu ürünlerin kansere neden olup olmadigini da test etti. Bilim adamlari, bu ürünlerin birçogunda maden kömürü katranindan elde edilen ve çabuk yanan renksiz bir sivi olan 'benzen' maddesine rastladi. Akciger kanserine de neden olan bu maddeyi içeren ürünlerin astimi 3 kat daha fazla tetikledigini belirleyen arastirmacilar, benzen içeren temizlik ürünlerini kullanmamak konusunda ebeveynleri uyardi.

  5. #25
    Yalniz_Kurtm isimli Üyemiz şuan sistemimize bağlı değildir. (Offline) ( Üye )
    Yalniz_Kurtm - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    İsim : MURAT
    Üyelik : 21 Mart 2006
    Mesajlar : 26,688
    Standart Yazdı :
    Bilinçsiz antibiyotik tüketmeyin

    --------------------------------------------------------------------------------

    Doktorlar, Türkiye'de bilinçsiz ilaç tüketiminin yaygin oldugunu ve bunu önlemeye yönelik çalismalarin yapilmasinin zorunlu oldugunu belirtiyorlar.
    2004 yilinin ilk 6 ayina yönelik yapilan arastirmalarda en fazla satilan ilaçlar listesinde antibiyotiklerin ilk sirada oldugunu vurgulayan uzmanlar, bunda eczacidan hastaya bilgi akisindaki eksikliklerin etkilisini önemli oldugunu belirttiler.
    Doktorlar özellikle antibiyotiklerin kutularindaki miktarin tedaviyi tamamlamaya yönelik olarak belirlendigine iseret ederken, ecza dolaplarinin kontrol edilmesini, doktorun tavsiye ettigi tedavi süresince kullanilmasi ve son kullanma tarihi geçen ilaçlari imha edilmesi gerektigini bildirdiler. Doktorlara göre, yilda en az bir kez evde bulunan ilaçlari eczacilara göstermeleri gerektigi ve gereksiz olanlar ile kullanim süresi dolanlari imha edilmesi gerektigini öneriyorlar.

  6. #26
    Yalniz_Kurtm isimli Üyemiz şuan sistemimize bağlı değildir. (Offline) ( Üye )
    Yalniz_Kurtm - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    İsim : MURAT
    Üyelik : 21 Mart 2006
    Mesajlar : 26,688
    Standart Yazdı :
    Mikrobun da faydalisi var

    --------------------------------------------------------------------------------

    Bitki, hayvan ya da büyük pekçok organizmanin gen dizilimini hatta tarih öncesi canlilarin kopyalarini elde etmeye çalisan genetik bilimciler, bu kez dikkatleri ihmal edilen insanlarin kendi bedenindeki mikroplara çevirdiler.


    Normal bir insanin bagirsaginda 500 ayri tür mikrop yasadigini belirleyen uzmanlar, bir o kadar da agizda ve vajinada yuvalanan mikroplarin organizma için bir çok yarari oldugunu tespit ettiler.


    Tübitak'in Bilim Teknik Dergisi'nde yer alan bir arastirmada, insan vücudunu mesken edinmis bakteri ve virüslerin, yasam için çok önemli oldugu vurgulandi. Bagirsaklardaki mikroplarin hem hazmi kolaylastirdigi, hem de daha zararli organizmalari vücudun disina attigi ifade edildi. Ancak insan vücudundaki mikroplari laboratuvarda çogaltmak mümkün olmadigi için özelliklerinin fazla bilinmedigi kaydedildi.


    ABD'de bulunan Genomik Arastirmalar Enstitüsü ile Stanfort Üniversitesi'nden bilimadamlari, vücuttaki bosluklardan alinan sivilari dogrudan, daha önce insan genom projesinde yararlanilan dizgeleme makinelerine atmayi planliyorlar. Makinelerden saglanacak verilerin, hangi organizmalarin insan vücudunun neresinde yasadiginin bilinmesine isik tutacagi ifade ediliyor. Arastirmacilar ise dis ve disetlerinde olusan bakteri plaklarindan bir örnekle basladilar. Arastirmacilara göre, elde edilen dizilimlerin yüzde 40'tan fazlasina simdiye kadar hiçbir yerde rastlanmadi. Bunlarin, bilinen bakterilerdeki yeni genler ya da tümüyle yeni türlere ait olduklari düsünülüyor.

  7. #27
    Yalniz_Kurtm isimli Üyemiz şuan sistemimize bağlı değildir. (Offline) ( Üye )
    Yalniz_Kurtm - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    İsim : MURAT
    Üyelik : 21 Mart 2006
    Mesajlar : 26,688
    Standart Yazdı :
    Hastane infeksiyonlari korkutuyor

    --------------------------------------------------------------------------------

    Ankara Hastane Infeksiyonlan ve Kontrolü Dernegi, hastanedeki tedavisi sirasinda infeksiyon kaparak yasamini yitiren eski bakanlardan Veysel Atosoy'un ölümünden sonra hastanelerdeki infeksiyonlara iliskin kamuoyunu bilgilendirmek amaciyla bir açiklama yapti.


    Hastane infeksiyonlarinin en fazla yeni dogan bebekler ve yaslilarda görülen bir hastalik oldugunu duyuran dernek, "Dünyadaki tüm hastanelerde yüzde 3-14 hastada hastane Infeksiyonu gelismektedir. Hastane infeksiyonlari hastanede yatis süresini uzatir" uyarisini yapti. Açiklamada su ifadelere yer verildi:


    "Hastane infeksiyonlan, 21. yüzyil basinda tip dünyasinin çözüm bulmaya çalistigi öncelikli sorunlar arasinda yer almaya devam etmektedir. Hasta hastaneye yattiginda inkübasyon (kuluçka) döneminde olmayan ve hastanede kapilan infeksiyonlar, hastane infeksiyonu olarak adlandirilir. Hastane infeksiyonlan hastaneye yattiktan en erken 48-72 saat sonra kimi zaman taburcu olduktan sonra ve hatta cerrahi girisim yapilan hastalarda bir ay içinde ortaya çikar. Hastane infeksiyonlarinin gelismesini hazirlayan faktörleri 4 grupta toplamak mümkündür:


    - Hasta ile ilgili faktörler içinde kisinin altta yatan hastaliklari ve yasi önemlidir. Yeni dogan bebekler ve yaslilar en fazla hastane infeksiyonu görülen hastalardir. Bagisiklik sistemini az ya da çok etkiledigi bilinen seker hastaligi, böbrek hastaliklari, lösemi ve kanser olan hastalar, bagisiklik sistemini baskilayan ilaç kullananlar ve yanik, travma hastalari sik hastane infeksiyonu gelisen hastalanmadir.


    - Hastane ortamindaki yogun ve çogu zaman uygunsuz antibiyotik kullanimi


    - Hastaya uygulanan tedavilerin bir parçasi olan cerrahi girisimler ve idrar sondasi, damar içi kateterler, solunum yoluna tüp konmasi gibi girisimler de vücut savunmasini bozarak infeksiyon gelismesini kolaylastirir.


    - Saglik personelinin hijyenik aliskanliklari da hastadan hastaya mikroorganizmalarin tasinmasi ile ilgili risk olusturmaktadir.


    Bu kosullar da düsünüldügünde hastane infeksiyonlarmin tamami ile ortadan kaldirilmasi mümkün degildir ve dünyadaki tüm hastanelerde yüzde 3-14 hastada hastane Infeksiyonu gelismektedir. Hastane infeksiyonlarmin neden önemli oldugunu kisaca dört maddede özetlemek mümkündür:


    - Hastane infeksiyonlari, hastanede yatis süresini uzatir.


    - Is gücü ve üretkenlik kaybina, yasam kalitesinde bozulmaya neden olur.


    - Hastane Infeksiyonu gelisen hastalarda Ölüm orani, Infeksiyon gelismeyen hastalara oranla daha yüksektir.


    - Hastane infeksiyonlari tedavi maliyetinde önemli bir artisa neden olur. Türkiye'de bu konuda yapilan çalismalar her bir hastane infeksiyonunun ortalama bin 600 dolar
    maliyeti oldugunu ortaya koymaktadir. 20. yüzyil sonlarinda hastane infeksiyonlari yatakli saglik kuruluslarindaki en önemli kalite göstergesi haline gelmis ve kaliteli saglik hizmeti sunmak isteyen her hastanede iyi organize edilmis bir infeksiyon kontrol programinin yürütülmesi zorunlu olmustur.


    Amerika'da 1950'lerde baslayan hastane infeksiyonlari ile ilgili çatismalar Türkiye'de Hacettepe Üniversitesi Tip Fakültesi öncülügünde baslamis; 1996 yilinda Hacettepe Üniversitesinin baslattigi TÜBITAK destekli proje (NosoLlNE) ile ulusallasma süreci baslamistir. 2000 yilindan itibaren Hastane Infeksiyonlari ve Kontrolü Dernegi çatisinda devam eden proje kapsaminda 60 merkez yer almaktadir. Dernegimiz düzenli egitim programlan ile konu Ile ilgili hemsire ve doktor egitimi islevini gerçeklestirmektedir. Ancak en önemli sikinti egitilmis elemanin görev devamliligini saglayacak yasal düzenlemelerin olmamasidir".

  8. #28
    Yalniz_Kurtm isimli Üyemiz şuan sistemimize bağlı değildir. (Offline) ( Üye )
    Yalniz_Kurtm - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    İsim : MURAT
    Üyelik : 21 Mart 2006
    Mesajlar : 26,688
    Standart Yazdı :
    Ceviz kalp krizi riskini azaltiyor

    Cevizde bulunan E vitamini, lif ve doymamis yaglarin kalbi korudugu haftada iki üç avuç ceviz yiyenlerin kalp krizi geçirme riskinin yüzde 50 azaldigi belirtildi.
    Journal of Clinical Nutrition adli tip dergisinde yayimlanan arastirma raporuna göre, cevizde damar sertligine karsi koruyucu olan doymamis yag asitleri bulunuyor. Ceviz, hem toplam kolesterol, hem de kötü kolesterol oranini düsürüyor.
    60 yas civarinda kolesterol orani çok yüksek olan 5 erkek ve 13 menopoz geçirmis kadin üzerinde deney yapan California Üniversitesi Davis Tip Okulu arastirmacilari, 5 buçuk ay içinde deneklerin toplam kolesterol orani ile kötü kolesterol oranlarinin düstügünü gözlediler.Uzmanlar, ceviz diyeti yapacak kisilerin, kati yag içeren yiyeceklerden de uzak durmalarini tavsiye ediyorlar.
    Yapilan baska bir arastirmada da, her gün bir avuç dolusu ceviz yemenin kalp hastalari için yarar getirdigi öne sürüldü. Yapilan çalismalarda, haftada toplam iki üç avuç ceviz yiyenlerin kalp krizi geçirme riskinin yemeyenlere göre yüzde 50 daha az oldugu görüldü. Cevizde bulunan E vitamini, lif ve doymamis yaglarin kalbi koruduguna dikkat çeken uzmanlar, cevizin yapraginin da sifali oldugunu, yapragindan yapilan çayin, kronik mide ve bagirsak nezlesine iyi gelip, kani temizledigini ve egzamayi yok ettigini bildirdiler.
    Uzmanlara göre cevizin yararlari: "Kalp damarlarini açar, kalp krizini engeller, saglikli zayiflatir, kani temizler, mide ve bagirsak nezlesini önler, kolesterol seviyesini dengeler, egzamayi yok eder, yaralari iyilestirir".

  9. #29
    Yalniz_Kurtm isimli Üyemiz şuan sistemimize bağlı değildir. (Offline) ( Üye )
    Yalniz_Kurtm - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    İsim : MURAT
    Üyelik : 21 Mart 2006
    Mesajlar : 26,688
    Standart Yazdı :
    Agorofobi'nin temelinde panik atak yatiyor

    --------------------------------------------------------------------------------

    Teknoloji çaginda, özellikle büyük sehirlerde insanlarda çok sik görülen bir ruhsal rahatsizlik olan Agorafobi, doktorlar tarafindan 'kalabalik içinde yalnizlik' olarak tanimlaniyor.


    Derlenen bilgilere göre, Agorofobi'nin çogu zaman sosyal fobiler ile karistirildigini vurgulayan doktorlar issiz meydanlardan ve açik yerlerden korkma olarak bilinen Agorafobi'yi, metropollerde yaygin olan bir ruh hastaligi olarak görüyorlar.


    Doktorlara göre, insanlarda en çok rastlanan fobiler arasinda yer alan Agorafobi, ilk önce meydanlardan, açik yerlerden korku olarak kendini gösteriyor. Günümüzde Agorafobi'nin çok daha genis bir anlam içerdigini belirten uzmanlar, yalniz basina kalmaktan, yalniz sokaga çikmaktan, otobüs, vapur, uçak gibi kalabalik yerlerde bulunmaktan duyulan korkularin Agorofobi'nin etkileri olarak görüldügünü belirtiyorlar.


    Genellikle panik bozukluguha bagli olarak ortaya çikan Agorafobi'nin temelinde panik nöbetlerin bulundugunu belirterek, bu nedenle hastanin panik atak geçirecegi korkusu nedeniyle yalniz basina sokaga çikamadigini ve kalabaliga giremedigini vurgulaniyor. Agorafobi'nin uzun bir süre kisiyi etkisi altina alabilecegini bildiren uzmanlar, bir panik atak hastasinin 2 yil boyunca evden disari çikamadigini, markete gidemedigini, alisveris yapmak için dahi evden disari çikamadigini belirtiyorlar.

  10. #30
    Yalniz_Kurtm isimli Üyemiz şuan sistemimize bağlı değildir. (Offline) ( Üye )
    Yalniz_Kurtm - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    İsim : MURAT
    Üyelik : 21 Mart 2006
    Mesajlar : 26,688
    Standart Yazdı :
    Yaz meyvelerini bol bol tüketin

    Yaz meyveleri ve sebzelerinin vücut için önemli derecede fayda sagladigi ve saglik açisindan tüketilmelerinin sart oldugu belirtildi.


    Uzmanlara göre, yaz meyveleri ve sebzeleri cildi koruyor, halsizligi ve bellek zayifligini önlüyor. Uzmanlar, yaslanmanin belirtisi olan cilt kirismasi, hareketsizlik, güçsüzlük ve bellek zayiflamasinin sorumlusunun, vücuttaki antioksidan etkili bazi kimyasal maddelerin yetersizligi oldugunu ifade etti. Yaz meyvelerinin vücuttaki bu sorunlari çözmeye bire bir oldugunu vurgulayan uzmanlar, meyvelerin özelliklerini söyle siraladi:


    - Karpuz: Hem likopen, hem de vitamin ve mineral açisindan zengin, antioksidan kapasitesi yüksek bir yaz meyvesidir.


    - Erik: Yüksek antioksidan kapasitesi yaninda detoks yapici gücüyle de önemli bir anti-aging besindir.


    - Seftali ve kayisi: Potasyum deposu besinlerdir. Ayrica C vitamini ve çok sayida flavonoid ihtiva eder, zengin lif ve betakaroten içerikleriyle çok yararli yaz meyveleridir.


    - Çilek, kiraz, visne, antosiyanin zengini meyveler. Bu meyvelere kus burnu ve kus üzümü de eklenebilir.


    - Brokoli ve Brüksel lahanasi: Ihtiva ettigi sulforafan ile anti-aging yiyecekleri arasindaki yerini üst siralarda yaz aylarinda da muhafaza etmektedir. Brokoli, ayrica C
    vitamini, betakaroten, glutatyon ve lutein gibi antioksidanlarla da tika basa doludur


    - Üzüm: Özellikle çok güçlü antioksidanlar olan oligomerik poantosiyanidin lerin güvenilir kaynagidir. Üzümün kabugu, içerigi ve çekirdeginin ortalama 20 civarinda degisik antioksidan madde ihtiva ettigi belirtilmektedir. Özellikle siyah üzümden yararlanin.


    - Domates: Yaslilarin bedensel ve zihinsel sagligini korumada son derece etkili bir antioksidan olan likopenin en zengin kaynagidir. Likopen kanser riskini azaltir, damarlarinizi korur, cildinizi ve belleginizi destekler.


    - Avokado: Çok güçlü bir antioksidan olan glutatyonun en iyi kaynaklarindan biridir. Yag bakimindan zengin olmasi bir kusur gibi görülse de aslinda avokado yaginin önemli bir kismi tekli doymamis zararsiz yaglardir.


    - Sogan: Özellikle kirmizi sogan güçlü bir saglik koruyucusudur. Kansere karsi önemli bir koruma saglayan antioksidan etkili quarcetin açisindan en zengin besinlerden biridir. Soganin enfeksiyonlardan koruma gücü de vardir.

  11. #31
    Yalniz_Kurtm isimli Üyemiz şuan sistemimize bağlı değildir. (Offline) ( Üye )
    Yalniz_Kurtm - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    İsim : MURAT
    Üyelik : 21 Mart 2006
    Mesajlar : 26,688
    Standart Yazdı :
    Öfkeni disa vur, saglikli yasa

    --------------------------------------------------------------------------------

    Öfkelerini disa vuran erkeklerin saglikli yasadiklari, yapilan bir arastirmayla ispatlandi.


    [Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] adli siteden derlenen, öfkelerini disa vuran erkekler, öfkelerini içine atanlara göre, muhtemel kalp krizini yari yariya indiriyorlar. Harvard School of Public Health Arastirma Merkezi'nden Dr. Patricia Eng ve arkadaslari tarafindan yapilan arastirmaya yer verilen makalede, "Bulgular, simdiye kadar öfke ile kalp hastaliklari arasinda varoldugu iddia edilen baglantiya iyi bir örnek teskil ediyor. Öfkenin açiga vurulmasi kardiyovasküler hastaliklara karsi belli bir süre için koruma saglayabiliyor" denildi.


    Eng ve arkadaslarinin yaptigi çalismada, yaslari 50 ila 85 arasinda degisen 23 bin 522 erkekten öfke durumlarini ölçmek için bir anket doldurmasi istendi. Cevaplar arasinda, "Baskalariyla tartismaktan hoslanirim" veya "Kapi çarpma gibi eylemleri sik sik yaparim" gibi cevaplar ayiklandi. Eng ve arkadaslari sorusturmalarindan 2 yil sonra anket yaptiklari erkekler arasinda 328 kardiyovasküler hastalik vakasi tespit ettiler. Kardiyovasküler hastaligi olmayan saglikli erkekler arasindaki koruyucu etkinin, erkeklerin öfkelerini disa vurma sikligina bagli olmadigi görüldü. Yeni kalp krizi geçirmis erkekler arasinda ise bu özelligin, kalp krizinin yinelenmesinde önemli bir rol oynadigi tespit edildi.

    Arastirmada, sosyal statünün ve yasin öfkeyi açiga vurmada etkili oldugu da belirlendi. Sosyal statüsü yüksek olan erkekler, daha saglikli beslendikleri gibi pozisyonlari nedeniyle öfkelerini de daha rahat açiga vurabiliyorlar. Eng ve arkadaslarinin yaptigi bu arastirma ABD Ulusal Saglik Enstitüsü tarafindan da desteklendi.

  12. #32
    Yalniz_Kurtm isimli Üyemiz şuan sistemimize bağlı değildir. (Offline) ( Üye )
    Yalniz_Kurtm - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    İsim : MURAT
    Üyelik : 21 Mart 2006
    Mesajlar : 26,688
    Standart Yazdı :
    Çocuklarda disleksi hastaligi

    --------------------------------------------------------------------------------

    Özel ögrenim bozuklugu olarak adlandirilan "Disleksi" hastaligi, ögretmenler ve veliler tarafindan zeka geriligi ile karistiriliyor.


    "Hekimce.com" adli internet sitesinden alinan bilgilere göre, Türkiye'de sadece ilkokul çaginda, yaklasik 1 milyon Dislektik çocuk bulunuyor. Uzmanlar, "Çocugunuz okumayi yazmayi-ögrenemiyorsa, sagiyla solunu ayirt edemiyorsa hemen zeka geriligi seklinde yorumlamayin. Bu durum 'Disleksi' ya da öbür tanimiyla özel ögrenme bozuklugundan kaynaklaniyor olabilir" diyor.


    Dislektik çocuklarin büyük çogunlugu normal veya normalin üzerindeki düzeyde zekaya sahip. Disleksi'nin nedeni henüz tam olarak bilinemiyor, ancak beyne ait duygusal veya davranissal bozukluktan kaynaklanan akademik becerilerde gerilik olarak tanimlaniyor. Hastalik erkek çocuklarda, kizlara oranla 4 kat daha fazla görülüyor. Türkiye'de ise bu tür çocuklar genellikle hiperaktif (dikkat daginikligi olan) çocuklarla karistiriliyor.


    Çogunlukla normal ya da üstün zekali çocuklarin "geri zekali" damgasini yemesine neden olan Disleksi, genellikle okul çaginda fark edilebiliyor. Türkiye'de yeni yeni taninan bu hastaligin, ögretmenler ve veliler tarafindan yeterince bilinmemesi hastaligin tedavisini daha da zorlastiriyor.

  13. #33
    Yalniz_Kurtm isimli Üyemiz şuan sistemimize bağlı değildir. (Offline) ( Üye )
    Yalniz_Kurtm - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    İsim : MURAT
    Üyelik : 21 Mart 2006
    Mesajlar : 26,688
    Standart Yazdı :
    Bebeginize 7 günde uyumayi ögretin

    Bebeklerin kendilerine izin verildigi takdirde uyku aliskanligini kazandigini belirten uzmanlar, alinacak basit tedbirlerle 7 gün içerisinde bebegin uyumayi ögrendigini ifade ediyorlar. Bebeginize yeni bir düzen kurup bunu uygulamak, aglayan bebegi sakinlestirmek ve sabirli davranmak, annelerin sabahlamasina son veriyor.


    IHA muhabirinin [Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] sitesinden derledigi bilgilere göre 7 günde bebegin uykularini düzene sokacak çözüm:


    "1. Gün: Yeni Bir Düzen Kurun: Uzun saatler süren ögle uykusu nedeniyle birçok bebegin günü ve gecesi birbirine karisiyor. Böylece bebek uykuda olmasi gereken bir saatte oyun oynamayi tercih ediyor. Simdi bu durumu düzeltmenin zamani geldi. Son arastirmalar bebeklerin gece ile gündüzü ayirt edebildigini ortaya koyuyor. Bunun için ona gerekli ipuçlarini vermeniz yeterli. Yarindan baslayarak onu sabah erkenden kaldirin ve her gün ayni saatte uyandirmaya özen gösterin. Yatagini pencerenin yakinina koyun ve perdeleri aralik birakin. Gün isigi onun uyanmasina yardimci olacaktir. Ögle uykusuna yatirdiginiz zaman bile hava kararmadan önce onu uyandirin. Böylece gün isiginda uyanmasi gerektigini, gece ise uyumasi gerektigini anlayacaktir. Bebeginizi aksamlari da ayni saatte yatagina yatirin. Gerekirse los isikta ona kitap okuyun veya sarki söyleyin.


    2. Gün: Uygulamaya Devam: Dün basladiginiz rutin programa devam edin. Hemen pes etmeyin. Geceleri karni aciktigi için aglamaya devam edebilecegini unutmayin. Onu emzirmek ya da beslemek zorunda kalidiginizda bunu hafif karanlik bir ortamda yapin. Özellikle geceleri bebeginizi nelerin rahatlattigini iyi gözlemleyin. Ilik banyonun bir çocuk için sakinlestirici, bir baskasi içinse tam tersi olabilecegini aklinizdan çikarmayin. Gece yatirdiginizda müzik dinletmek ya da ninni söylemek gibi rutin aliskanliklar kazandirin.
    3. Gün Aglama Basliyor: Aglamak çocuklarin en büyük silahi. Anne ve babalarin da dayanamadigi bir durum. Ancak, sabirli olun ve kendi kendinize sunu mirildanin: "Sonuç uyku olacak" Onu uyutmaya çalisirken aglamasi karsisinda endiselenmeyin. Birakin koydugunuz uyku kurallarina alissin. Program degisiklikleri 6 ayliktan küçük çocuklari çok daha fazla üzüyor. Bebeginiz en fazla 15-20 dakika aglar ama kötü uyku aliskanligi yillarca sürebiliyor. Unutmayin ki bu çocugunuzla sizin aranizdaki bir savas. Onunla ilgilenmeyin ama kendi merakinizi gidermek için 5-10 dakikada bir kapi araligindan onu kontrol edin. Susmasi için isiklari açmayin, yataktan çikarmayin ya da biberon vermeyin, aksi takdirde ertesi gece de dakikalarca aglayacagindan emin olun.


    4. Gün Aglama Savasi Sürüyor: Geçen gece oldukça uzun sürdü degil mi? Bu gece biraz daha rahat geçecek. Ama bilin ki o yine de aglamaya devam edecek. Ancak, bu kez daha kisa sürecek, bize inanin. Bunun için kurallarinizin kesin oldugunu ona ispatlamaniz gerekiyor. Sabirli davranmaya devam edin. Ona karsi yumusak oldugunuz hissini uyandirmayin. Yoksa geçen geceye göre 2 kat daha fazla aglayacaktir. Sakin ona bu kozu vermeyin.


    5. Gün Bebeginiz Sakinlesiyor: Bebeklerin çogu 3-5 gün içersinde bu programa alisiyor. Dolayisiyla, bu gece belki de sansli geceniz. 5 dakikada bir onu kontrol etmeyin, en az 15 dakika araliklarla odasina ugrayin. Bazi bebekler odaya sik sik girilmesinden rahatsiz oluyor. Bu nedenle kapi araligindan onu izleyin. Hem unutmayin ki bu gece daha az agliyor. Uyku problemlerinin arasinda sikça rastlananlarin basinda gece emzirmesi ve alt degistirme geliyor. Tabii ki size bunlari yapmayin demiyoruz ama mümkün oldugunca kisa ve sessiz olmasina özen gösterin. Altini degistirirken bile kesinlikle isiklari açmayin. Gereginden çok emzirmeyin. Böylece hem onu rahatsiz etmemis olursunuz, hem de yeniden altini degistirmek, zorunda kalmazsiniz


    6. Gün Bebeginiz Uyuyor: Inanilmaz gibi geliyor degil mi? Sakin, bu mutlulugu günlerdir uyguladiginiz kurallari rafa kaldirarak bozmayin. Uyumasini garip karsilayarak onu sik sik kontrol etmeyin, Gevseyin. Onu sicak tutan bir pijama giydirin.Böylece üstünü açmasini kendinize dert etmeyin. Bebek monitörünün sesini kisin ve sadece çok ihtiyaci oldugunda onu duyun. Basarinizi gölgeleyecek davranislarda bulunmamaya özen gösterin.


    7. Gün Uyku Sirasi Sizde: Kendinize bir iyilik yapin ve bu gece derin bir uyku çekin. Son 6 gündür belki çok uykusuz kaldiniz ama buna degdi degil mi? Çocugunuza muhtesem bir armagan verdiniz: Düzenli uyku aliskanligi. Hiç süphe yok ki, bu program hastalik, tatildeki otel odasi gibi etkenler nedeniyle zaman zaman aksakliga ugrayacaktir. Oysa unutmayin ki, hiç uyku problemi yasamamis bebekler bile bu durumlarda sorun çikariyor. Uyku problemi yeniden bas gösterecek olursa plani en bastan yeniden uygulayin, ikinci sefer ilkinden çok daha kolay olacaktir".

  14. #34
    Yalniz_Kurtm isimli Üyemiz şuan sistemimize bağlı değildir. (Offline) ( Üye )
    Yalniz_Kurtm - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    İsim : MURAT
    Üyelik : 21 Mart 2006
    Mesajlar : 26,688
    Standart Yazdı :
    Hastalik hastasi olmayin

    --------------------------------------------------------------------------------

    Hipokondriazis (Hastalik hastaligi), doktorlarca bireyin vücudunda hissettigi nitelik ve niceliksel farkliliklari yanlis yorumlayip, bunlara kötü bir anlam vererek, agir bir hastaligi oldugu ya da olacagi düsünce ve korkusunu yasamasi olarak tanimlanirken, aslinda kisilerde görülen bir ruh hastaligi olarak belirtiliyor.


    IHA muhabirinin internetten derledigi bilgilere göre, tip dilinde Hipokondriazis halk arasinda 'hastalik hastaligi' olarak bilinen rahatsizlik doktorlarca bir çesit ruh hastaligi olarak görülürken, muayene edilmelerine ragmen hastalarin tatmin olmadiklari ve ayni düsüncelerinin devam ettigi biliniyor. Doktorlar bu rahatsizligin kiside yüksek gerilime yol açarken, mesleki alanda kendi islev düzeylerinde bozulmalara neden oldugunu da belirtiyorlar. Uzmanlar bu rahatsizligin en fazla 20-30 yaslari arasinda gençlerde görüldügüne isaret ederken, hastalarin özel bir muamele ve tedavi beklentisi içinde olduklari belirtiyorlar.


    Rahatsizligin etkisiyle kisilerin islerine yönelik ilgilerinin azaldigini vurgulayan uzmanlar, hastalarin hastaneye yatis, check-up, tomografi, MR incelemeleri yaptirarak hastaligi daha da pekistirdiklerini belirtiyorlar. Uzmanlar rahatsizligin altinda yatan sebeplerin kiside varolan çevreye yönelik saldirgan ve öfke yüklü dürtülerin bastirma ve yer degistirme seklindeki savunma mekanizmalari ile fiziksel yakinma oldugu vurgulaniyor. Buna karsilik doktorlar kisinin sosyo-ekonomik durumun iyi olmasi, kaygi ya da depresif bozukluklar gibi tedavi edilebilir diger rahatsizliklarin bulunmasi, beraberinde bir kisilik bozuklugu ve vücutsal bir rahatsizligin olmamasi hastaligin tedavisini kolaylastirirken, uzmanlar hastaliga uygun ilaçlarin kullanimi ve bireysel ya da grup halinde uygulanabilen psikoterapi ile hastaligin tedavi edilebildigini belirtiyorlar.
    __________________

  15. #35
    Yalniz_Kurtm isimli Üyemiz şuan sistemimize bağlı değildir. (Offline) ( Üye )
    Yalniz_Kurtm - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    İsim : MURAT
    Üyelik : 21 Mart 2006
    Mesajlar : 26,688
    Standart Yazdı :
    Balik birçok hastaligi önlüyor

    --------------------------------------------------------------------------------

    Baligin depresyonu önleyip, kalp hastaligina iyi geldigi bildirildi. Semt Pazarlari Balik Saticilari Dernegi tarafindan hazirlanan katalogda, balik avi sezonunun baslamasiyla hangi baligin ne zaman alinacagi, nasil pisirilecegi sorularina cevap veriliyor. Katalogtan derlenen bilgilere göre, ülkemizde avlanan bazi balik türleri bütün yil boyunca yenirken, bazilarininin lezzeti mevsimine göre artiyor.


    Bu ay Marmara Denizi'nde avlanan hamsinin bugulama, kizartma ve izgara, irilesen palamudun da tava, izgara, firin, kiremit, pilaki yahni ve lakerda olarak yenmesi tavsiye ediliyor. Ekim ayinda ise palamudun yani sira lezzeti tam yerine gelen lüferin izgara ve bugulamasi tavsiye ediliyor. Tava ve haslamaya elverisli olan uskumrunun yogun olarak avlandigi Kasim ayi da pisi baliginin tadinin en güzel oldugu dönem. Aralik ayinda Karadeniz'in simgesi hamsinin, en lezzelti oldugu döneme giriliyor. Bu dönemde hamsinin tavasi, izgarasi, pilakisi, bugulamasi, pilavi, böregi ve içli tavasi yenilebilir.


    Aralik, Ocak ve Subat aylarinda bolca tutulan, Mart Nisan aylarinda da lezzetini koruyan tekirin tavasinin yanisira, yine Subat ayinda tereyaginda tavasiyla meshur kalkanin mevsimi basliyor. Nisan ayinda bolca bulunan ve tutulan baliklardan levregin bugulamasi, kirlangicin çorbasi; gümüsbaligi ve mezgidin tavasi, kefalin izgarasi, barbunyanin tava ve izgarasi tavsiye edilirken, çorbasi ile meshur iskorpit de Mayis ayinda zevkle tüketilebilir. Temmuz ayinda mevsimi baslayan ve tadinin en lezzetli oldugu dönem Agustos ayi olan sardalya asma yapraginda izgarasi ve tuzlamasiyla ünlü.


    Balikçilarin hazirladigi katalogda, baligin faydalari konusunda uzman görüslerine de yer veriliyor. Tabii bir besin kaynagi olan ve çok sayida hastaligi önleyici özellikler tasiyan baligin bolca tüketilmesini tavsiye eden uzmanlar, günde ortalama 350 gram yagli balik tüketenlerde kalp krizi riskinin azaldigini savunuyor. Uzmanlar, balikçi köylerinde ve balik tüketimi yüksek olan Japonya'da kalp hastaliginin az görülmesinin sebebinin de bu oldugunu ifade ederek, Finlandiya'da yapilan bir arastirmaya göre, haftada bir ögünden az balik yiyenlerin yüzde 40'inin depresyon riski ile karsi karsiya kaldigini, bu durumnu da balik etinde bulunan omega 3 adli yagli asidin az tüketilmesinden kaynaklandigini kaydediyor.

  16. #36
    Yalniz_Kurtm isimli Üyemiz şuan sistemimize bağlı değildir. (Offline) ( Üye )
    Yalniz_Kurtm - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    İsim : MURAT
    Üyelik : 21 Mart 2006
    Mesajlar : 26,688
    Standart Yazdı :
    Burun kanamasi halinde ne yapilmali?

    --------------------------------------------------------------------------------

    Burun kanamasi hekimlerin oldukça sik rastladigi acil durumlardan birisidir. Burun kanamasi sikayeti olan hastalarin çok az bir kismi (yaklasik %10) bu sikayetleri nedeniyle hekime basvurmakta ve bunlarin da çok az bir kismi bu sorun nedeniyle hastaneye yatirilmaktadir. Can sikici bir duruma neden olan burun kanamalarinin hastalari korkutmak disinda çok nadiren yasami tehdit edici boyuttadir.

    Memorial Hastanesi Kulak Burun Bogaz Klinigi'nden Doç.Dr.Burak ERDAMAR, burun kanamalari ve kanamalarin durdurulmasi hakkinda su bilgileri verdi:

    1) Ön burun kanamalari: Burun ön kismindan gelen kanamalardir. Ayakta duran ya da oturan kiside burun deliginden akan kanama seklinde kendini gösterir.

    2) Arka kanamalar: Kanama burun deliklerinden olsa bile çogunlukla genize dogrudur. Otururken veya ayakta duruken bile kanama bogaza dogru olur. Arka burun kanamalarinin taninmasi oldukça önemlidir. Bu kanama tipinde olan hastalarin uzman Kulak Burun Bogaz hekimi tarafindan takibi gerektirmektedir. Arka kanamalar daha çogunlukla yasli kisilerde olur. Bu hasta grubu genellikle yüksek kan basinci (hipertansiyon) olan kisiler ya da trauma geçirmis kisilerdir.

    Burun kanamalari çocuk yas grubunda özellikle ön kanama tipinde olmaktadir. Kuru hava ve kis aylarinda görülen kabuklanmalar kanamaya neden olmaktadirlar. Bundan korunmak için nemlendirici kremi burun orta bölgesine parmak ucu ile sürmek faydali olacaktir. Bu amaçla vazelin gibi kremler sürülebilir. Genelikle gece yatmadan kullanilmasi yeterli olacaktir. Nemlendirici önlemlerin alinmasina karsin kanamalar durmuyorsa hekime basvurulmasi önerilir.

    Ön Kanamanin Durdurulmasi

    Sizde ya da çocugunuzda burun kanamasi varsa sunlari uygulayiniz:

    1) Burnunuzun ucunu basparmak ve diger iki parmaginiz arasina alarak sikistiriniz.

    2) Basiniz yüksekte tercihan oturur pozisyonda yaklasik bes dakika bekleyiniz.

    3) Basinizin kalbinizden yüksek pozisyonda olmasina dikkat ediniz. Bu nedenle oturmaniz ya da basiniz yukarida uzanmaniz uygun olacaktir.

    4) Burun ve yanaginiza buz tatbik ediniz. (Bir plastik torba içerisine buz doldurarak)

    Kanama Durduktan Sonra Yeniden Kanamayi Önlemek Için

    1) Sümkürmemeye dikkat ediniz

    2) Yerden bir sey kaldirmak ya da buna benzer zorlayici hareketler yapmayiniz

    3) Basinizi mutlaka gögsünüzden yukarida tutunuz

    Ne Zaman Doktora-Acil Servise Basvuralim?

    1) Yukarida anlatilanlarin dikkatlice uygulanmasina ragmen kanamanin durmamasi veya tekrarlamasi durumunda

    2) Kanama sonrasinda yorgunluk, halsizlik, gögüs agrisi gibi sikayetler hissediliyorsa

    3) Kanama burun önünden çok bogaza dogru oluyorsa, en kisa zamanda hekime basvurulmasi en uygun davranis olacaktir.

  17. #37
    Yalniz_Kurtm isimli Üyemiz şuan sistemimize bağlı değildir. (Offline) ( Üye )
    Yalniz_Kurtm - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    İsim : MURAT
    Üyelik : 21 Mart 2006
    Mesajlar : 26,688
    Standart Yazdı :
    Kirisiklara karsi vitamin

    --------------------------------------------------------------------------------

    Bazi çalismalar, C vitamininin, vücudumuzdaki bag doku denilen koruyucu doku katmaninin korunmasinda anahtar rolü oynadigini ortaya çikardi.




    Edinilen bilgiye göre, günlük yasantida taze sebze ve meyve yiyenler yeterince C vitamini aliyor. Suda eriyebilenler gurubundan olan bu vitaminler asit yapida oldugu için sindirim kanalindan kana, vücudun emme mekanizmasinin izin verdigi ölçüde geçiyor ve vücudun her noktasina tasiniyor. Hücreler ihtiyaçlari kadar C vitaminini kandan aliyorlar ve fazla alinmis miktar ise vücuttan idrar yolu ile atiliyor. Siklikla yenilen taze sebze ve meyvelarin C vitamini için iyi bir kaynak oldugunu belirten uzmanlar, günlük eriskin bir kisi için önerilen C vitamini dozunun 300 ile 500 miligram arasinda oldugunu ifade ediyor. Sigara kullanan kisilerin C vitaminine olan ihtiyacinin daha yüksek oldugunun altini çizen uzmanlar, "Fazla miktarda alinan C vitamini idrar yolu ile atilir yani kisiye bir zarar vermez. Ancak çok yüksek dozda alinan C vitamini, atilimi sirasinda idrarda, kum veya tas olusumuna neden olabilir" uyarisi yaptilar. Eriskinler için önerilen minimum C vitamini dozunun, vücutta C vitamini eksikligi olusmamasi için gereken doz oldugunu vurgulayan uzmanlar, bu dozlarin kirisiklar üzerine bir etki saglamayacagini belirtiyorlar.





    C vitamininin günes isinlari ve tasidigi ultrviyole isinlarinin cilt üzerindeki olumsuz etkilerine karsi olumlu etki yaptigini söyleyen uzmanlar, sunlari kaydetti:
    "Özellikle günes isinlarinin tasidigi ultrviyole isinlarinin cilt üzerindeki olumsuz etkileri düsünüldügünde, hücre içi metabolizma bozulur, Daha az kan tasinir, ter ve yag bezlerinin fonksiyonlari bozulur, Kollagen yapimi azalir, var olan kollagen lifleri kalinlasir, damarlarin duvarlarindaki kollagen lifler özelliklerini kaybeder. Genç ciltlerde daha çok kan akimi ve damarsal olusumlar varken, yaslilikta azalan kan akimi ve daha çok ultraviyoleye tabii kalmis yipranmis, daha çok serbest radikallerin olustugu cilde, daha çok C vitamin gereklidir. Cilde, yüksek dozda C vitamini içeren kremlerin uygulanmasi ile bazi olumlu gelismelerin yasandigi belirtiliyor. Özellikle sunblock (tam UV kesen kozmetikler) ile birlikte C vitamini uygulamasinin serbest radikallerin olusumunu azalttigi ve kirisiklarin olusumlarini engelledigi savunuluyor", Uzmanlar, bu tip ürünlerin, günese çikmadan en az 20-30 dakika önce uygulanmasini öneriyor.

  18. #38
    Yalniz_Kurtm isimli Üyemiz şuan sistemimize bağlı değildir. (Offline) ( Üye )
    Yalniz_Kurtm - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    İsim : MURAT
    Üyelik : 21 Mart 2006
    Mesajlar : 26,688
    Standart Yazdı :
    C vitamini cildi gençlestiriyor

    --------------------------------------------------------------------------------

    Bazi çalismalar, C vitamininin, vücudumuzdaki bag doku denilen koruyucu doku katmaninin korunmasinda anahtar rolü oynadigini ortaya çikardi.
    Günlük yasantida taze sebze ve meyve yiyenlerin yeterince C vitamini aldiklari ve bu vitamin dozunun cildin kirismamasi için yeterli oranda oldugu ifade edildi. C vitamininin, vücudun her noktasina tasindigini belirten uzmanlar, hücrelerin ihtiyaçlari kadar C vitaminini kandan aldiklarini ve fazla alinmis miktarin vücuttan idrar yolu ile atildigini vurguladi. Siklikla yenilen taze sebze ve meyvelerin C vitamini için iyi bir kaynak oldugunu belirten uzmanlar, günlük eriskin bir kisi için önerilen C vitamini dozunun 300 ile 500 miligram arasinda oldugunu ifade etti.




    Sigara kullanan kisilerin cilt rahatsizliklari çektigine ve C vitaminine daha yüksek oranda ihtiyaci olduklarinin altini çizen uzmanlar, C vitaminin cildin kirisma süresini uzattigina dikkat çekti. Hücrelerin C vitaminiyle beslendiklerini ve tazeliklerini koruduklarini vurgulayan uzmanlar, yüksek dozda harici olarak alinacak vitaminlerin kirisiklar üzerine bir etki saglamayacagini belirtti.

  19. #39
    Yalniz_Kurtm isimli Üyemiz şuan sistemimize bağlı değildir. (Offline) ( Üye )
    Yalniz_Kurtm - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    İsim : MURAT
    Üyelik : 21 Mart 2006
    Mesajlar : 26,688
    Standart Yazdı :
    Diyabetli kadinlarda mesrubat riski

    --------------------------------------------------------------------------------

    Mesrubat tüketimiyle seker hastaligi arasinda dogrudan iliski oldugu ilk kez bilim adamlarinca tespit edilerek ortaya kondu. Yapilan arastirma sonuçlarini açiklayan uzmanlar, diyabetteki mesrubat riski konusunda hastalari uyardi.




    Amerikan Tip Dernegi'nin internette yayinlanan bir arastirma sonuçlarina göre, günde en az 1 kez mesrubat içen kimselerde, ikinci tip denilen seker hastaligi riskinin yüzde 83 arttigi belirtildi. Arastirma, 9 yil süreyle 91 bin kadin arasinda gerçeklestirildi ve mesrubat içenlerin, hiç içmeyenlerden veya az içenlerden çok daha fazla kilo aldiklari belirlendi. Günde en az 1 kez mesrubat içen kadinlarda diyabet-2 riskinin, ayda 1 kez mesrubat içen kadinlardan yüzde 83 daha fazla oldugu tespit edildi. Arastirmacilar, bu sonuçlarin diyabet ve obeziteyle mücadelede, mesrubatlarin azaltilmasi gerektigini gösterdigini vurguladi.

  20. #40
    Yalniz_Kurtm isimli Üyemiz şuan sistemimize bağlı değildir. (Offline) ( Üye )
    Yalniz_Kurtm - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    İsim : MURAT
    Üyelik : 21 Mart 2006
    Mesajlar : 26,688
    Standart Yazdı :
    Vücudunuzu kisa hazirlayin

    --------------------------------------------------------------------------------

    Uzmanlar, sicak yaz günlerinin yerini serin havalara biraktigi bugünlerde, beslenmeye daha fazla önem verilmesi gerektigini belirterek, enerji veren gidalar ile C vitaminli besinlerin sofralardan eksik edilmemesi uyarisinda bulundu.


    Sonbahar aylarinin grip ya da nezlenin en fazla yayginlastigi dönem olduguna dikkat çeken uzmanlar, insanlarin, geçis dönemi olan sonbaharda vücudunu soguk kis aylarina hazirlamasi gerektigini ifade ediyorlar. Insan vücudunun sebzeden meyveye, etten süte, kuru baklagillerden yaga ve ekmege kadar bütün besin gruplarina ihtiyaci bulundugunu, ancak, içinde bulundugumuz sonbahar aylarinda bazi gidalara daha fazla önem verilmesi gerektigine isaret eden uzmanlar, özellikle potasyum yönünden zengin olan tahin, pekmez, pestil ve kurutulmus meyvelerden olusan gidalarin tüketilmesini öneriyor. Uzmanlar, soguk havalarda tüketilmesi sart olan gidalarin sadece kurutulmus meyveler olmadigini dile getirerek, "Soguk havalarda enerji veren besinler almamiz gerekiyor. Çünkü hava soguk oldugundan, kisinin disaridaki isi derecesine uyum saglamasi için enerjiye ihtiyaci oluyor" açiklamasini yapiyor.

    ISPANAGI ÇIG TÜKETIN
    Insanlarin, sonbaharda kis mevsimine göre daha fazla grip ve nezleye yakalandigini ifade eden uzmanlar, vücudun direncini arttiran ve hastaliklara karsi koruyucu özelligi bulunan C vitamininin fazla alinmasi gerektigini belirterek, özellikle ispanak, semizotu ve marul gibi yesil yaprakli sebzelerin çig olarak tüketilmesini tavsiye ediyor. Uzmanlar, bu sebzelerin pisirildiginde içerdigi C vitaminini kaybettigini, ayrica kislik kurutulan patlican, yesil fasulye ve bamya gibi sebzelerin içerdigi vitaminlerin yok oldugunu vurguluyor.

    C VITAMINININ FAZLASI ZARAR
    C vitamini bakimindan zengin olan portakal, limon, greyfurt ve mandalinanin suyu sikilarak degil, bütünüyle yenilerek tüketilmesini öneren uzmanlar, vatandaslara su uyarilarda bulunuyor:


    "C vitamini, korunmasi güç bir vitamin. Bu nedenle portakal, greyfurt ve limondan olusan meyve suyunu bekletmeden aninda içmek ya da yiyerek tüketmek gerekiyor. Bol bol C vitamini almak lazim, diye günde 2 kilo portakal yemek de zararli. Çünkü C vitamininin fazlasi idrar yoluyla vücuttan atiliyor. Dolayisiyla böbrekler yoruluyor. Yani C vitamini sart ama abartmamak lazim."

    KURUBAKLAGILLER VE YAGLI TOHUMLAR
    Uzmanlarin verdigi bilgiye göre mercimek, nohut, kuru fasulye; protein, demir ve kalsiyum yönünden çok zengin. Ayrica B12 disindaki tüm B vitaminlerini barindiriyorlar. Kuru baklagiller tahillar ile birlesince ve iyi pisirilince protein degeri etin protein oranina ulasiyor. Özellikle içinde çesitli kuru baklagil, kuru meyve ve nisasta bulunan asure, protein açisindan çok zengin bir tatli. Ayrica kuru fasulyenin yanina yapilan bulgur pilaviyla da ayni denge tutturulabiliyor.


    Findik, fistik, üzüm ve ceviz gibi yagli tohumlarin enerji kaynagi oldugunu bildiren uzmanlar, bu besinlerin özellikle kisin tüketildiginde enerji saglayip vücut isisinin disaridaki havaya uyumunu kolaylastirdigini bildirdi.


    Kayisi, erik ve üzüm gibi kurutulmus meyvelerin ya da reçellerin C vitaminini kaybettigini dile getiren uzmanlar, önemli olanin sadece C vitamini olmadigini ifade ederek, bu besinlerin demir ve potasyum açisindan oldukça zengin oldugunu belirtiyor.

2/26 BirinciBirinci 123412 ... SonSon

Bu Konu için Etiketler