CEPFORUM : Sağlıklı bir yaşam için bakın

  1. #21
    Kutlubey isimli Üyemiz şuan sistemimize bağlı değildir. (Offline) ( Üye )
    Kutlubey - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    İsim : ABDULLAH
    Üyelik : 13 Haziran 2006
    Mesajlar : 11,484
    Standart Yazdı :
    >>> Ü <<<


    ÜLSER:Genis anlamiyla deri ya da mukoza alti dokulari meydanda birakan kronik yaralardir.

    ÜLSERATIF KOLIT:Kalin barsakla rektumun, kronik iltihabi ve ülserasyonudur.

    ÜREMI:Kandaki üre oraninin normalin üzerinde olmasi halidir.

    ÜRETER:Böbreklerle idrar torbasini birlestiren, idrarin torbaya ulasimini saglayan tüptür.Her iki tarafta birbirinden baglantisiz olarak bulunur.

    ÜRETRA:Idrarin disariya atilmasini saglayan ve idrar torbasindan sonraki idrar yoluna verilen isim.

    ÜRETRIT:Üretranin iltihabidir.

    ÜROLOJI:Kadin ve erkeklerdeki idrar yollari ve üreme sistemleri ile ilgili hastaliklari inceleyen bilim dalidir.Bevliye.

    ÜRTIKER:Hassasiyet sonucu ortaya çikan deri döküntüleri ve kasinti ile belirgin bir durumdur.

    ÜRIN:Idrar.

    ÜROGENITAL:Genital ve idrar yollari sistemi ile ilgili.

    ÜROGRAFI:Damardan kontrast madde verilerek böbrekler,idrar torbasi ve idrar yollarinin belirli zaman araliklari ile filmlerinin çekilmesidir.Üriner sistem hakkinda teshis amaçli yapilan islemdir.

  2. #22
    Kutlubey isimli Üyemiz şuan sistemimize bağlı değildir. (Offline) ( Üye )
    Kutlubey - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    İsim : ABDULLAH
    Üyelik : 13 Haziran 2006
    Mesajlar : 11,484
    Standart Yazdı :
    >>> V <<<



    VAGOTOMI:Vagus sinirinin etkisini ortadan kaldirmak amaciyla dallarindan birisinin kesilmesidir.

    VAGUS:Nervus Vagus onuncu kafa siniridir, kafatasindan çiktiktan sonra mide , barsak sisteminin bir kismina, kalp ve akcigerlere dallar verir.Bu sistemlerin fonksiyonlarinda önemli rol oynayan bir sinirdir.

    VAJEN:Kadin cinsel organi.

    VAJINIT:Vajina iltihabi.

    VAKSIN:Asi

    VARIS:Kirli kan tasiyan damarlarin, fonksiyonel bozukluklari sonucu ya da kan akiminin önündeki bir engel nedeniyle genisliyerek kivrimli bir hal almasidir.Yüzeyel oldugu gibi derin venlerde de varis gelisebilir.

    VARIKOSEL:Erkeklerde spermatik kordon venlerinin genislemesi sonucu torbalar içersinde varis olusumu.

    VASKÜLIT:Damar iltihabi.

    VAZODILATASYON:Damar genislemesi.

    VAZODILATATÖR:Damar genisletici etkiye sahip ilaç, madde.

    VAZOKONSTRÜKSIYON:Damarlari büzülmesi, kasilmasi.

    VAZOKONSTRÜKTÖR:Damarlari büzen etkiye sahip ilaç, madde.

    VAZOSPAZM:Damar kasilmasi, büzülmesi.

    VEJETERYAN:Bitkisel gidalarla beslenen, etyemez.

    VEN:Kirli kani kalbe tasiyan damarlar.

    VERTIGO:Genel anlamda bas dönmesi, hareket duygusu demektir. Ancak tansiyon düsmesi ile ilgili bas dönmeleri bu kapsamda degildir. Vertigodan kastedilen labirentit, iç kulak iltihabi, Meniere hastaligi gibi durumlarda olan bas dönmesi hissi Vertigo diye adlandirilir.

    VITILIGO:Bir cilt hastaligi olup, vücudun çesitli bölgelerinde, yer yer renk (pigment) kaybi ile karakterize, normal bölgelerden keskin sinirlarla ayrilan beyaz lekeler.

  3. #23
    Kutlubey isimli Üyemiz şuan sistemimize bağlı değildir. (Offline) ( Üye )
    Kutlubey - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    İsim : ABDULLAH
    Üyelik : 13 Haziran 2006
    Mesajlar : 11,484
    Standart Yazdı :
    >>> Y <<<



    YABANCI CISIMLER:Vücudun belirli bir yerinde, normalde bulunmayan her hangi bir madde yabanci cisimdir. Bunlara özellikle çocuklarda, barsaklar, kulak ve burunda rastlanir. Yutulan yabanci cisimler, yemek borusunda takilabilir, ya da tehlikeli olabilir.Bu nedenle bazen ameliyatla çikartilmalari gerekebilir.

    YAG EMBOLISI:Büyük kemik kiriklarinda görülebilen bir komplikasyondur. Kemik iligindeki yagin bir kismi açiga çikar ve yag damlalari kan dolasimina karisip damar tikanmasina neden olur.

    YAGLI DEJENERASYON:En çok kalp, karaciger ve böbreklerde görülür. Bu organlarda, hücreler normal çalisma yeteneklerini kaybederler ve içlerinde yag tanecikleri birikir.

    YALANCI GEBELIK:Tüm gebelik belirtilerinin olmasina ragmen, uterus bostur. Bu duruma yalanci gebelik denir. Daha çok psikolojik menselidir.

  4. #24
    Kutlubey isimli Üyemiz şuan sistemimize bağlı değildir. (Offline) ( Üye )
    Kutlubey - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    İsim : ABDULLAH
    Üyelik : 13 Haziran 2006
    Mesajlar : 11,484
    Standart Yazdı :
    >>> Z <<<



    ZAR: Anatomide makroskopik ya da mikroskopik boyutlu, az ya da çok farklilasmis ya da karmasik yapida, genis ve yassi katman biçimli olusumlarin genel adidir.

    ZATÜRREE (PNÖMONI): Akciger dokusunun iltihabi. &#199;esitli etkenlere bagli olarak gelismekle birlikte, genellikle birincil ya da ikincil mikrobik etkenlerin yol açtigi akut ya da subakut hastalik tablolarini belirten bir terimdir.

    ZAYIFLIK: Kisinin vücut agirliginin yasina, cinsiyetine ve boyuna göre hesaplanmis normal degerlerden daha düsük olmasi.

    ZEHIR: Hücrelere ve yasayan dokulara kimyasal ya da biyokimyasal nitelikte zararlar veren her türlü madde. Zehrin en tipik özelligi bu zararli etkisini en küçükdozlarda bile göstermesidir.

    ZEHIRLENME: Bir zehrin vücutta emilmesiyle ortaya çikan belirtileri anlatan genel terim. Görece küçük miktarlarda kimyasal ya da biyokimyasal etki gösteren zehir, süresi ve agirligi degisebilen bir hastalikhaline ya da ölüme yol açar.

    ZEKA: Yeni sorunlari karsila***** uygun çözümler bulmak amaciyla, zihnin tüm ögelerini amaca uygun kullanabilme yetenegi ya da gücü.

    ZEKA GERILIGI: Zihinsel gelismenin yavasligi. Dogustan gelen ya da bebeklik çaginda ortaya çikan zihinsel yetersizlige bagli olarak ruhsal gelisimi duraklayan kisilerde görülür.

    ZEKA YASI: Psikolojide, zeka testleriyle saptanan ve takvim yasindan farkli olarak belirli bir yas grubuna özgü becerilerle zihinsel yetkinligi ifade eden ölçü.

    ZIGOMA: Gözlerin alt ve yan kisimlarinda, elmacik kemiklerine karsilik düsen yüz bölgesi.

    ZIGOT: Döllenme sirasinda spermatozoitin yumurtayla birlesmesi sonucu olusan hücre.

    ZONA: Etkeni su çiçegine de yol açan virüs hastaligi. Herpesvirüs.

    ZOOFILI: Hayvanlara karsi asiri düskünlükle belirlenen hafif bir duygulanim bozuklugu. Genellikle asiri duygusal, destek konusunda saplantili ve normal yoldan bu destegi saglayamamis kisilerde (bekarlar, çocuksuz çiftler vb.) görülür.

  5. #25
    Kutlubey isimli Üyemiz şuan sistemimize bağlı değildir. (Offline) ( Üye )
    Kutlubey - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    İsim : ABDULLAH
    Üyelik : 13 Haziran 2006
    Mesajlar : 11,484
    Standart Yazdı :
    ADALE CEKILMESI


    Adale çekilmesi veya incinmesi, bir kasin üzerine çok fazla yük bindirmenin sonucudur. Hafif bir adale çekilmesi o bölgeyi fazla germekten veya asiri çalistirmaktan meydana gelir. Güç kaybi yoktur fakat aci duyulur.

    Belirtiler

    - Zedelenme meydana geldigi zaman lokalize agri, bunu izleyen hassasiyet ve bazi durumlarda sisme

    - Zedelenmenin meydana gelmesinden hemen sonraki 24 saat içinde tutulma (sertlesme) veya hassasiyet

    - Eger kasin hiçbir fonksiyonu yokmus gibi görünüyorsa, kopmus olabilir.

    Bir kasin liflerinden bazilari gerçekten yirtilir ve adalenin kasilip iç kanama yapmasina neden olursa daha ciddi bir durum ortaya çikar. Ender durumlarda bütün kas kopup ayrilabilir, ya kismi olarak veya daha seyrek görülen sekliyle, tamamen kopabilir.

    Adale incinmelerinin en sik görülenlerinden biri uyluk kemiginin arka tarafindaki bir grup adale üzerinde olur. Bu kaslar dizinizi kapatip açabilmenizi saglar; kostugunuz zaman bu kaslarda çekilme meydana gelebilir.

    Uyluk kemiginin arka tarafinda bir adale agrisi veya zayifligi bu adalelerinizi incittiginizi gösterebilir. Incinmenin çok yaygin ikinci bir çesidi de kasik çekmesi veya gerilmesi denen olaydir. Kasik çekmesi olayinda belirli bir kas zedelenmis degildir; daha çok, kasiktaki ten-don ve kaslar (karin, bacak ve pelvis bölgeleri dahil) gerilmis veya yirtilmis olabilir. Kasik gölgesindeki agri veya adale spazmlari tekrarlanan asiri kullanimdan veya tek bir olaydan kaynaklanabilir.

    Teshis

    Zedelenen alandaki rahatsizlik (hassasiyet, kramplar ve sisme ) teshis için önemlidir. Sorunun, kemikte bir yaralanmadan kaynaklanip kaynaklanmadigini anlamak için radyografi gerekebilir.

    Adale çekilmesi, tedavi ve nekahat devresinde uygun bir bakimla, hizla ve tamamen iyilesir.

    Bununla birlikte, agriniz birkaç günden daha fazla sürmüsse ve kas yirtilmasi ya da bir kiriktan kuskulaniyorsaniz, doktorunuza basvurun. Zedelenmeyi onarmak için bir ameliyat gerekebilir.

    Tedavi

    Zedelenmeden sonraki ilk 24 saatte, arizali bölgeye buz veya soguk kompres uygulayin. Ondan sonra termofor veya sicak banyo kullanin. Bazen, özellikle eger sisme çok fazlaysa kas zedelenmesi düzelene kadar soguk kompres kullanilabilir. Zedelenen kasi yüksekte tutmak ve elastik bandaj kullanmak sismeyi önlemeye veya azaltmaya yardimci olabilir.

    Fakat fazla siki baglamamalisiniz. Zedelenen kasi, agrili oldugu sürece kullanmamaya çalisin. Bu süre genellikle birkaç günden fazla degildir.

    Ilaç

    Küçük adale çekilmeleri için, agriyi azaltmak amaciyla aspirin veya diger agri kesici ilaçlar alinabilir. Orta veya agir adale incinmeleri için ilaç almadan doktorunuza danisin çünkü kendisi size sismeyi azaltmak için bir antienflamatuar ilaç, bir kas gevsetici veya agri kesiciyi zedelenmenin durumuna bagli olarak verecektir.

    Ameliyat

    Eger kasta yirtilma varsa, ameliyat en iyi seçenektir.

    Önleme

    Adale çekilmelerinden kaçinmanin en iyi yolu, egzersiz öncesi uygun isinma hareketleri yapmaktir. Tekrarlayan adale çekilmelerini önlemek için, zayif kasin güçlendirilmesini amaçlayan bir egzersiz programi da bazen yararli olabilir.

  6. #26
    Kutlubey isimli Üyemiz şuan sistemimize bağlı değildir. (Offline) ( Üye )
    Kutlubey - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    İsim : ABDULLAH
    Üyelik : 13 Haziran 2006
    Mesajlar : 11,484
    Standart Yazdı :
    ADALE KRAMPLARI


    Kramp aslinda bir doku spazmidir. Burada doku kasilir ve ani ve siddetli agriya yol açar. Özellikle yaygin bir kramp çesidi uyku sirasinda baldir adalelerinde meydana gelir. Fakat fazla yüklenme, incinme, adale zorlanmasi (gerilmesi) veya uzun süre ayni pozisyonda kalmak adale kramplarina yol açabilir. Bunlar siklikla, sicak havada oynanan spor karsilasmalarinda asiri yorulan ve susuz kalan sporcularda görülür.

    Belirtiler

    - Ani ve keskin adale agrisi, çogunlukla bacaklarda

    - Cildin altinda çarpilmis bir adale dokusu yumrusu görülmesi

    Belirli aktiviteler karakteristik olarak profesyonel kramplar denilen kramplara yol açar. Yazar krampi klasik örnektir -yazan elin basparmagi, isaret ve orta parmaklari uzun süre sikici kalem tutma sonucu kramp duygusu yasar. Geçmiste saatçi ve terzi kramplari çok görülürdü.

    Hemen herkes su veya bu zamanda adale krampi geçirir yine de çogu kimseler için bunlar sadece ara sira karsilastiklari önemsiz bir rahatsizlik nedenidir. Fakat digerleri için adale kramplari, özellikle geceleri, rahatsiz edici bir problemdir. Eger uykunuzu bölen sik ve siddetli kramplariniz varsa doktorunuza danisin.

    Kramplarin belirgin bir tipi olan bacakta dolasim bozuklugu nedeniyle zaman zaman topallayarak yürüme (intermitent klodikasyon) harekete bagli olup baldirlara yeterli kan gitmemesine baglidir. Bacaklarda harekete bagli kramplarin bir diger çesidi omurgada sinir sikismasi ile baglantilidir. Eger hareket sonucu bacaklarda kramp olayi sürekli tekrarlaniyorsa doktorunuza gidin, Diüretik (idrar söktürücü) kullanimi ve asiri terleme nedeniyle potasyum kaybi genellikle adale kramplarinin nedeni olarak belirtilir fakat sik rastlanan bir neden degildir.

    Tedavi

    Kramp meydana geldiginde etkilenen adaleyi germeye çalisin. Yumusak bir tavirla düzeltin. &#199;ünkü kasilan adaleyi germek genellikle derhal rahatlamayi saglayacaktir. Etkilenen kasa kompres ve masaj yapmayi deneyin. Sicak banyoya daldirmak veya sicak kompres koymak da rahatlatabilir.

    Soguk kompres de adale spazmini azaltabilir veya gergin bir adaleyi gevsetebilir. Bazen, kramp giren adalelerin karsisindaki adaleleri istemli olarak kasmak agrinin siddetini azaltabilir. örnegin, eger bacaginiza kramp girdiyse ayaginizin ucunu dizinize dogru büküp agri azalana kadar orada tutun.

    Koruma

    Susuz kalmaktan sakinin. Fiziki çalismalardan önce ve sonra açilma egzersizleri yapin ve kaslarinizi haddinden fazla yormayin

  7. #27
    Kutlubey isimli Üyemiz şuan sistemimize bağlı değildir. (Offline) ( Üye )
    Kutlubey - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    İsim : ABDULLAH
    Üyelik : 13 Haziran 2006
    Mesajlar : 11,484
    Standart Yazdı :
    ADDISON HASTALIGI


    Böbreküstü bezi yetmezligi böbreküstü bezlerinin islevlerinde yavaslamayi anlatan bir terimdir. Bu durumda aldosteron, kortizol, cinsel hormonlar, adrenalin ve noradrenalin gibi hormonlarin üretimi yetersiz kalir. Bazen bu hormonlardan bazisindaki eksiklikle bazisindaki artis birlikte görülür, ama bu tür olgulara çok ender rastlanir. &#199;esitli böbreküstü bezi hormonlarinin ana maddesi kolesteroldür. Bu ana madde bir dizi kimyasal tepkime sonucunda hormona dönüsür. Kimyasal tepkimeler için gerekli enzimlerden birinin eksikligi, bütün üretim zincirinin durmasina ve son ürünün, yani hormonun yapilamamasina yol açar.

    Olgularin büyük bölümünde hastalik böbreküstü bezi kabugunun her üç katmanina da yerlestiginden böbreküstü bezi yetmezligi genel bir hormon eksikligi olarak ortaya çikar.

    NEDENLERI

    Olgularin yüzde 70-80 ine Koch basilinin etken oldugu böbreküstü bezi veremi yol açar. Hastalik belirtilerinin görülebildigi ilerlemis olgularda böbreküstü bezleri belli bir biçimden yoksun, san-gri renkli ve peynirimsi yapida iki torbacik halini almistir. Hastalik belirtilerinin ortaya çikmasi için veremin yol açtigi doku yikimina bagli bu yapi bozulmalarinin böbreküstü bezlerinin yüzde 90 ma yayilmasi gerekir. Bundan da anlasilacagi gibi böbreküstü bezlerinin yedek üretim kapasitesi çok genistir. Bez dokusunun yaklasik yüzde l0u saglam kaldigi sürece yetmezlik belirtileri yalniz vücudun yüksek düzeyde hormona gereksinim duydugu anlarda ortaya çikar. Bu gibi durumlarda böbreküstü bezleri organizmanin birden artan hormon gereksinimini karsilayamaz.

    Böbreküstü bezlerinde verem akcigerlerdeki enfeksiyonu izleyen ikincil bir odak olarak belirir. Veremin yani sira kronik enfeksiyon hastaliklari, frengi, böbreküstü bezi tümörleri, bu doku hücrelerini yaygin yikima ugratan kloroform ve salvarsan gibi zehirli maddeler ve böbreküstü bezlerini besleyen damarlarin tikanmasi da böbreküstü bezi yetmezligine yol açabilir.

    Bazen sorun baska nedenlerden de kaynaklanabilir. Bu durumlarda hastaligin kökeni vücudun daha yukarisinda yer alan merkezlerdir. Örnegin, etken beynin hipotalamus bölgesinde üretilen ve hipofiz bezini adrenokortikotrop hormon (ACTH) salgilamaya iten serbestlestirici faktör eksikligi olabilir. Hipofizin ACTH salgilayamamasi böbreküstü bezlerinde doku gerilemesine yol açar ve böbreküstü bezi yetmezligiyle sonuçlanir.

    BELIRTILERI

    Addison hastaligi ya da hipoadrenalizm adiyla bilinen böbreküstü bezi yetmezliginin ilk belirtisi asiri yorgunluktur. Hasta bitkinlik duyar ve ilerlemis olgularda yataktan kalkip yürüyecek gücü kendinde bulamaz. Gittikçe zayiflar. Tansiyonu sürekli düsük kalir. Hastaligin bütün bunlardan daha tipik belirtisi ise deri renginin koyulasmasidir (melanodermi). Deri özellikle yüz, el ve kollarda koyu, bronz bir renk alir. Elin üstündeki deri koyulasarak pembemsi avuç içiyle belirgin bir karsitlik olusturur. Meme baslari ve varsa yara izleri siyaha çalan koyu kahverengiye döner. Disetleri, yanaklar ve üreme organlarin-da koyu renkli lekeler belirir. Erkeklerde cinsel güçsüzlük, kadinlarda adet düzensizlikleriyle birlikte özellikle koltukalti ve dis üreme organlari çevresinde kil dökülmesi hastaligin öbür belirtileridir.

    Simdi bu hastalikta eksikligi duyulan hormonlarin yukarida siralanan belirtilere nasil yol açtigina bakalim. Yorgunluk ve düsük tansiyon birbiriyle yakindan ilgilidir. Her ikisi de su ve sodyumun böbrekler yoluyla disari atilmasini denetleyen aldosteron hormonunun eksikliginden kaynaklanir. Aldosteron eksikligi nedeniyle su ve sodyumun bosaltim sisteminden disari atilmasi denetlenemeyen su kaybina, dolayisiyla da dolasimdaki kan miktarinin azalmasina ve tansiyonun düsmesine yol açar. Kilo kaybi bu bozukluga ek olarak kortizol eksikligiyle de ilgilidir. Kortizolun baslica görevi proteinleri sekere dönüstürerek hücrelere enerji saglamaktir. Addison hastalarinda kortizol eksikligi nedeniyle kan sekeri normal düzeyin altina düser. Bu durum bütün organizmayi olumsuz etkiler; hastanin yorgunluk duymasina da yol açar.

    Deri renginin koyulasmasi böbreküstü bezlerinin disinda gelisen bir belirtidir. Bu bezlerdeki islev yetersizligi nedeniyle kanda kortizol miktarinin azalmasi ön hipofizin sürekli uyarilarak asiri ACTH salgilamasina yol açar. Ayni süreçte hipofizin orta lobu da etkilenerek, fizyolojik denge durumunda çok az önem tasiyan melanosit uyarici hormonu (MSH) salgilar. Bu hormon deri hücrelerindeki melanin adli koyu renkli pigmentin artmasina ve deri renginin koyulasmasina neden olur. Cinsel organlarla ilgili bozukluklar ve kil dökülmeleri ise böbreküstü bezlerince salgilanan cinsel hormonlarin eksikliginden kaynaklanir.

    AKUT BÖBREKÜSTÜ BEZI KABUK BÖLGESI YETMEZLIGI

    Akut hipokortikoadrenalizm adiyla da bilinen bu çok siddetli hastalik neyse ki çok ender görülür. Agir enfeksiyon hastaliklari sirasinda böbreküstü bezini besleyen bir damarin çatlamasi sonucunda gelisebilir. Neredeyse yalnizca çocuklarda ve yaslilarda görülen bu biçime Waterhouse-Friederichsen sendromu adi verilir. Bir baska olasilik kronik böbreküstü bezi kabuk bölgesi yetmezligi sirasinda duyulan asiri hormon gereksinimiyle sira disi olarak hastaligin akut biçime dönüsmesidir. Hastaligin bunlarin hepsinden yeni bir nedeni ise tedavi amaciyla kullanilan kortizonun birden kesilmesidir. Kortizon tedavisi sirasinda kanda yeterli miktarda kortizon bulundugu için hipofiz bezi böbreküstü bezlerini uyarmaz. Böylece böbreküstü bezleri geçici bir "dinlenme" evresine girer ve dinlenme durumundan çikip normal isleyise dönmeleri için belli bir süre gerekir. Disaridan verilen kortizon birden kesilince böbreküstü bezleri vücudun kortizon gereksinimini karsilayamaz ve akut böbreküstü bezi kabuk bölgesi yetmezligi gelisir.

    Belirtileri ve tedavisi

    Hastaligin belirtileri kalp, akciger, beyin ve sindirim sistemiyle ilgilidir. Mide bulantisi, kusma, kan sekeri ve basincinda önemli ölçüde düsme, su ve tuz dengesinde asiri bozukluklar görülür. Günümüzde akut böbreküstü bezi kabuk bölgesi yetmezligi eksik hormonlarin disaridan verilmesiyle ürkütücü bir hastalik olmaktan çikmistir. Hormon tedavisi hastalarin normal bir yasam sürdürmesine olanak vermektedir

  8. #28
    Kutlubey isimli Üyemiz şuan sistemimize bağlı değildir. (Offline) ( Üye )
    Kutlubey - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    İsim : ABDULLAH
    Üyelik : 13 Haziran 2006
    Mesajlar : 11,484
    Standart Yazdı :
    AILEVI AKDENIZ ATESI


    Ailevi Akdeniz Atesi irsi bir bagirsak rahatsizligidir. Tekrar eden ateslenme ve iltihaplanma hastaligin özellikleridir. Bu rahatsizlikta karin bölgesinde görülen iltihaplanma nedeniyle Ailevi Akdeniz hastaligina periodik peritonit (belli araliklarla gelen peritonit) de denir. Ailevi Akdeniz hastaligi olan çogu kimsede belirtiler 5 ila 15 yas arasinda ortaya çikar. &#199;ogu nöbette ates vardir. Ayrica, peritonit zatülcenp, ve artrit belirtilerini animsatan karin zannin gögüs bölgesinin ve mafsallarin iltihaplanmasi gibi belirtiler de görülebilir. Ailevi Akdeniz hastaligina yakalanmis olan kimselerin dörtte birinde bacaklarinin alt kisminda sismis kirmizi bir bölge vardir. Bu hastalikta tekrar eden nöbetler olur. Nöbetlerin agirligi ve durumu bir olaydan digerine degisiklik gösterir, birbirinin ayni degildir. Ailevi Akdeniz hastaliginin sebebi bilinmemektedir. Bu hastaligin etkisinde olan kimselerde nöbetler arasinda hiçbir belirti görülmez.

    Belirtiler

    - Ates,

    - Karin agrisi

    - Gögüs agrisi,

    - Mafsal agrisi,

    - Bacaklarin alt kisminda ciltte bozukluklar,

    Tedavi

    Antibiyotik ya da kortikosteroid kullanimini da içeren birçok farkli tedavi yöntemi vardir. Ancak hiçbirinin etkinligi kanitlanmamistir.Kolsisin kullanimi, birçok hastada hastaligin ataklarinin sayisinda çarpici bir azalmaya yol açmistir. Doktorunuz uzun süre kolsisin kullaniminin muhtemel yan etkilerini anlatacaktir

  9. #29
    Kutlubey isimli Üyemiz şuan sistemimize bağlı değildir. (Offline) ( Üye )
    Kutlubey - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    İsim : ABDULLAH
    Üyelik : 13 Haziran 2006
    Mesajlar : 11,484
    Standart Yazdı :
    AKCIGERDE SIVI TOPLANMASI (PULMONER ODEM)


    Akcigerdeki toplardamarlarin içindeki basincin asiri bir sekilde yükselerek asiri miktarda kanin bu toplardamarlari parçalayarak alveoller (hava kesecikleri) içine girmesi sonucunda akciger ödemi (pulmoner ödem) meydana gelir. Pulnomer ödemin sebebi genel olarak çok sik olan kalp krizleri, mitral ve aort kapagi hastaliklari ve nadir olmakla birlikte yüksek irtifaya maruz kalmasidir.

    Acil Belirtiler

    - Nefes darligi (ciddi);

    - Huzursuzluk ve endise;

    - Pembe ve köpüklü balgam:

    - Terleme;

    - Sararma (beniz sariligi);

    Pulmoner ödemde derhal hastaneye kaldirma ve tedavi gereklidir.

  10. #30
    Kutlubey isimli Üyemiz şuan sistemimize bağlı değildir. (Offline) ( Üye )
    Kutlubey - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    İsim : ABDULLAH
    Üyelik : 13 Haziran 2006
    Mesajlar : 11,484
    Standart Yazdı :
    AKUSTIK NORONOM (ISITME SINIRI URU)


    Isitme sinini unu, çok agin büyüyen selim (kanser olmayan) bir tümör (ur)dür. 8inci kafatasi sinini üzerinde ekseriyetle kafatasindan çikip iç kulagin kemik yapisina girdigi yerde olusur. Bu tümöre bazen açi tümörü de denir. &#199;ünkü bulundugu yen beyin parçalarinin (cerebellum ve pons) bir açi olusturduklari yendir.

    Belirtiler

    - Hafif bas dönmesi

    - Kulak çinlamasi

    - isitme kaybi.

    Teshis

    Eger hafif bas dönmesi, dengesizlik hissederseniz, kulakta çinlama veya kulakta seslen duyarsaniz ve gitgide isitme kaybi baslarsa bu durum isitme sinini unu olabilir. Hafif bas dönmesi Menier Sendromundaki gibi tek basina görülen bin belirti degildir. Doktorunuz bin isitme gücünü ölçme testi (Odiometri) ve sinirlenle ilgili inceleme yapacaktir. Sinirlerde zedelenme varsa bunu bulmak için bin bas röntgeni veya CT (bilgisayarli tomognafi) muayenesi isteyebilir.

    Tedavi

    Selim karakterli oldugu halde ve agir büyümesine ragmen kafatasinin içinde hayati önemi olan birçok beyin yapisina bitisik oldugu için bu tümör tehlikeli olabilir. Büyüdükçe bu yapilana basinç yapip zarar verebilir. Tek tedavi ameliyatla alinmasidir

  11. #31
    Kutlubey isimli Üyemiz şuan sistemimize bağlı değildir. (Offline) ( Üye )
    Kutlubey - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    İsim : ABDULLAH
    Üyelik : 13 Haziran 2006
    Mesajlar : 11,484
    Standart Yazdı :
    AKUSTIK TRAVMA


    Akustik travma isitme kaybinin sik görülen bir türüdür. Ekseriyetle kulaga gelen bir darbe veya patlama sonunda hava basinci çok fazla aniden degisir. Bu da kulagin hassas kemikleri-ne ve mekanizmasina zarar verir. Ayrica yüksek makine sesini ve asiri yüksek müzik sesini uzun zaman dinlemek durumunda kalanlarda da görülür.

    Belirtiler

    - isitme kaybi

    - Kulak çinlamasi.

    Teshis

    Yakindaki bir patlamadan ya da kulaga gelen bir darbeden sonra meydana gelen isitme kaybi sik görülen bir durumdur. Kismi sagirliga, yüksek perdeli bir kulak çinlamasi da eslik edebilir.

    Doktorunuz bir dizi test yaparak, hangi tipte bir isitme kaybi oldugunu belirleyecektir.

    Tedavi

    Travmanin neden oldugu agir isitme kaybinin etkili tek tedavisi isitme aletleridir.Bazi yöntemler de kismi sagirliga uyum saglamayi kolaylastirabilir; bunlar arasinda yüz ifadesine dikkat etmek ve dudak okumak bulunmaktadir.

    Önlem

    Eger yüksek sesle isyerinde çalisacaginizi biliyorsaniz, özel olarak yapilmis kulaklik kullanin. Bunlar asagi yukari tüm gürültüyü keser ve takan kimse diger kimselerle iletisim kurabilsin diye bunlara mikrofon ve alici yerlestirilebilir.

  12. #32
    Kutlubey isimli Üyemiz şuan sistemimize bağlı değildir. (Offline) ( Üye )
    Kutlubey - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    İsim : ABDULLAH
    Üyelik : 13 Haziran 2006
    Mesajlar : 11,484
    Standart Yazdı :
    ALLERJIK RINIT (SAMAN NEZLESI)


    Alerjik rinit, burun mukozasinin alerjik nedenli iltihabidir. Özellikle alerjik yatkinligi olan, atopik kisilerde görülür. &#199;ogunlukla ömür boyu devam etmekle birlikte, ileri yaslarda siddeti azalabilir.

    En sik rüzgarin havada uçurdugu polenlere bagli olarak gelisen alerjik rinit, herhangi bir alerjen tarafindan da meydana gelebilir. Kendiliginden geçme olasiligi ise oldukça düsüktür. Alerjik rinite yakalanmamak için bu hastaliga neden olan alerjenlerden uzak durmak ve bunun için gerekli tedbirleri almak gerekir. Alerji ve alerjik rinit hakkinda bilmeniz gerekenler ve alerjik rinitten korunmak için almaniz gereken pratik tedbirler...

    Burun rahatsizliklarindan kaynaklanan sorunlar, önemli bir saglik sorununu olusturuyor. Toplumun yaklasik yüzde 17’si alerjik rinitli. Alerjik rinitler, horlama, sinüzitler toplumda sik görülen önemli saglik sorunlari arasinda. Bu rahatsizliklar, kisilerde sosyal ve psikolojik sorunlara da neden olmakta.

    ALLERJI NEDIR?

    Alerji vücudun yabanci bir madde ile karsilastiginda buna karsi gelistirdigi bir yanittir. Vücudun karsilastigi yabanci maddeye antijen adi verilir. Alerjiye neden olan maddelere alerjen de denilmektedir. Alerjik reaksiyonlar vücudun belirli bir bölgesinde olabilecegi gibi, yaygin da olabilir. Alerjik reaksiyonlarda en korkulan sey anafilaksi dedigimiz hayati tehdit eden durumun gelisme riskidir, fakat bunun tüm alerjik reaksiyonlar içinde görülebilme sikligi oldukça düsüktür.

    NELER ALLERJIYE YOL A&#199;AR?

    Günlük hayatimizda alerji nedeni olabilecek birçok alerjen ile karsilasmaktayiz. Özellikle sanayi ürünlerinin ve kimyasal madde kullaniminin yayginlasmasi ile alerjik hastaliklarin görülme sikligi da giderek artmaktadir. Alerjenler çok çesitlidir. Yiyecekler, havada uçusan polenler, ev tozlari ve bunlarin içinde gözle görülmeyen küçük canlilar, hayvan tüyleri, giyecekler, takilar, kimyasallar ve akliniza gelebilecek daha birçok sey alerji etkeni olabilir. Alerjik reaksiyon kisiye özel bir durumdur. Farkli kisiler farkli maddelere farkli alerjik reaksiyonlar gösterebilirler veya hiç alerjik reaksiyon göstermeyebilirler. Alerjiye yatkinlik kalitsaldir ve genetik faktörler rol oynar. Alerjenler alerjik rinit, alerjik konjüktivit, alerjik astim, kontak dermatit, ürtiker gibi birçok alerjik hastaliga neden olabilir.

    ALLERJIK RINIT NEDIR?

    Rinit burun iltihabi anlamina gelmektedir.. Alerjik rinit alerji kaynakli burun iltihabidir. Alerjenlerin hava yolu mukozasina yapisarak iltihabi reaksiyonlari baslatmasi ile meydana gelir. Belirli mevsimlerde (en çok polenlerin uçustugu bahar aylarinda) ortaya çikan tipine mevsimsel rinit denir. Mevsimsel alerjik rinit saman nezlesi olarak ta bilinir, fakat bu dogru bir terim degildir. Bir de alerjik rinitin tüm bir yil boyunca süren tipi vardir ve perenial rinit olarak adlandirilir. Perenial rinitte neden, genellikle yil boyunca ortamda bulunan hayvan tüyü, çesitli kimyasallar veya ev tozu gibi alerjenlerdir.

    HANGI ALLERJENLER ALLERJIK RINITTE ROL OYNAR?

    En sik olarak havada uçusan polenler ve çevremizde bulunan agaçlar alerjik rinite yol açar. Fakat benzer reaksiyon küf, hayvan tüyü, ev tozu ve akarlari gibi alerjenlere karsi da gelisebilir. Rüzgarla havada uçusan küçük polenlerin hava yollari mukozasina yapisarak alerjik olayi baslatmasi ile alerjik rinit meydana gelebilir. Bu alerjenler ebatlarindan dolayi burun mukozasinda yakalanir ve genellikle daha asagilara inerek alt solunum yolu belirtileri olusturmazlar. Fakat bu her zaman geçerli degildir. Bu reaksiyonlari baslatan polenler kisiye ve yöreye göre farklilik gösterirler. Özellikle kuru ve rüzgarli havalarda havadaki polen miktari fazladir ve alerjik rinit görülme sikligi artar.

    ALLERJIK RINITIN BELIRTILERI NELERDIR?

    Alerjen ile karsilasildiginda özellikle agiz, burun, gözler,bogaz ve deride kasinti ortaya çikar. Burun akintisi ve gözlerin sulanmasi tipiktir. Burun tikanikligi ve koku almada güçlük ortaya çikabilir. Bazen bu belirtilere hiriltili solunum eslik edebilir. Öksürük ve basagrisi da görülebilir.

    ALLERJIK RINITI OLAN HASTALARDA DIGER ALLERJIK HASTALIKLAR DA ARTMIS MIDIR?

    Alerjik rinit genellikle alerji yatkinligi olan, atopik olarak adlandirilan kisilerde bulunur. Bu kisilerde diger alerjik hastaliklarin (egzema, ürtiker veya astim gibi) görülme sikligi normal kisilere göre daha fazladir. Ayrica ailesinde alerjik hastalik öyküsü olan kisilerde de alerjik rinit ve diger alerjik hastaliklarin görülme sikligi daha fazladir.

    ALLERJIK RINIT HANGI YASLARDA GÖRÜLÜR?

    Hastalik semptomlari genellikle 40 yasindan önce ortaya çikar ve yas ilerledikçe sikayetler azalir. Fakat hastaligin kendiliginden tamamen geçmesi nadirdir.

    ALLERJIK RINITTE TANI NASIL KONULUR?

    Alerjik rinit tanisindaki en önemli sey hastanin öyküsüdür. Belirtilerin hangi mevsimde, ne ile karsilasildiginda, nasil ortaya çiktiginin bilinmesi taniya ulasmada önemlidir. Bazen yapilan testlerin sonuçlari negatif oldugu halde, hastanin tipik öyküsünden tani koymak mümkün olmaktadir. Muayene sirasinda hastalarin burun mukozalari soluk, fakat burun delikleri kirmizidir. Bu hastalarda burun mukozasinin sürekli iltihabina bagli polipler gelismistir, bu polipler özellikle tüm yil boyunca devam eden tipte siktir. Bu polipler de burun tikanikligina neden olabilir. Tani testleri arasinda alerjiye neden olan antikor IgE’nin total kan düzeyinin ölçülmesi ve özel alerjene karsi uygulanan alerji testleri en sik kullanilan tani yöntemleridir. Özellikle deriye uygulanan alerji testleri en sik kullanilan metoddur. Kanda eosinofil denilen ve alerjik reaksiyonlarda sayilari artan hücrelerin sayilmasi veya bu hücrelerin burundan alinan sürüntüde incelenmesi taniyi destekler. Bazen de olasi alerjenlerden uzak durma veya karsilasma sonrasindaki yanita bakilarak alerjenin tanisina gidilebilir.

    ALLERJIK RINITI OLAN HASTALARIN DIKKAT ETMESI GEREKENLER NELERDIR?

    Tozlu ve polenli ortamlarda bulunmamali, eger bulunmak durumunda kalinirsa da maske kullanilmalidir.

    Polenlerin uçustugu mevsimlerde kapi ve pencereler kapali tutulmalidir.

    Özellikle kaloriferli evlerde kuru ev havasi alerjik rinitin kötülesmesine neden olabileceginden, evde hava nemlendiricisi kullanilmalidir.

    Oda havasinin temizligine dikkat edilmeli, havalandirma sistemlerinin iyi çalistigindan emin olunmalidir.

    Evde hayvan ve bitki beslemekten kaçinilmalidir.

    Tüylü ve yünlü battaniyeler yerine pamuklu ve sentetik olanlari tercih edilmelidir.

    Toz barindirabilecek tarzda kilim, hali gibi ev esyalari kullanilmamalidir.

    ALLERJIK RINITTE TEDAVI NASILDIR?

    Alerjik hastaliklarda en önemli sey alerjen ile karsilasmaktan kaçinmaktir. Bu konuda alinmasi gerekli önlemler ‘Alerjik riniti olan hastalarin dikkat etmesi gerekenler nelerdir?’ bölümünde anlatilmistir. Alerjik rinitin tedavisi sikayetlerin giderilmesine yöneliktir, hastalik bu tedaviyle ortadan kaldirilamaz. Alerjik rinitin tedavisinde hekim tarafindan, antihistaminik denilen ve alerjenle karsilasildiginda olaya neden olan madde salinimini engelleyen ilaçlar, burun iç yüzeyindeki sisligi azaltan ilaçlar, kortizon içeren burun spreyleri gibi ilaçlar verilebilir. Ancak tüm bu ilaçlar muhakkak hekim tarafindan hastaligin siddeti ve hastanin durumu degerlendirilerek düzenlenmelidir.

    ALLERJIK RINITIN SONU&#199;LARI NASILDIR?

    Alerjik rinit ömür boyu devam eden fakat yasla beraber siddeti azalan bir hastaliktir. Alerjik rinit hastaya sikinti vermesi, yasam kalitesini bozmasi ve is gücü kayiplarina neden olmasi disinda çok önemli saglik sorunlarina neden olmaz. Eger gerekli tedbirler alinir ve uygun tedavi verilirse bu hastaligin atak sayisini oldukça azaltmak mümkündür.

    ÖNEMLI UYARILAR

    Alerji vücudun yabanci bir madde ile karsilastiginda buna karsi gelistirdigi bir yanittir.

    Alerjiye neden olan maddelere alerjen de denilmektedir.

    Alerjenler, alerjik rinit, alerjik konjüktivit, alerjik astim, kontakt dermatit, ürtiker gibi birçok alerjik hastaliga neden olabilir.

    Alerjik rinit alerji kaynakli burun iltihabidir. Alerjenlerin hava yolu mukozasina yapisarak iltihabi reaksiyonlari baslatmasi ile meydana gelir

    En sik olarak havada uçusan polenler ve çevremizde bulunan agaçlar alerjik rinite yol açar.

    Alerjen ile karsilasildiginda özellikle agiz, burun, gözler, bogaz ve deride kasinti ortaya çikar. Burun akintisi ve gözlerin sulanmasi tipiktir

    Alerjik rinit genellikle alerji yatkinligi olan, atopik olarak adlandirilan kisilerde bulunur

    Alerjik rinit tanisindaki en önemli sey hastanin öyküsüdür.

    Tani testleri arasinda alerjiye neden olan antikor IgE’nin total kan düzeyinin ölçülmesi ve özel alerjene karsi uygulanan alerji testleri en sik kullanilan tani yöntemleridir.

    Alerjik hastaliklarda en önemli sey alerjen ile karsilasmaktan kaçinmaktir.

    Alerjik rinitin tedavisinde hekimin önerisiyle, antihistaminik denilen ve alerjenle karsilasildiginda olaya neden olan madde salinimini engelleyen ilaçlar, burun iç yüzeyindeki sisligi azaltan spreyler ve kortizon içeren burun spreyleri gibi ilaçlar kullanilir.

  13. #33
    Kutlubey isimli Üyemiz şuan sistemimize bağlı değildir. (Offline) ( Üye )
    Kutlubey - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    İsim : ABDULLAH
    Üyelik : 13 Haziran 2006
    Mesajlar : 11,484
    Standart Yazdı :
    ALZHEIMER HASTALIGI


    Alzheimer hastaligi, beyindeki sinir hücrelerinin dejenerasyonuna ve beyin dokusunun büzüsmesine neden olan bir durumdur. Beynin düsünce, bellek ve dili kontrol eden bölümlerini etkiler. Genellikle 60 yasin üzerindeki kisilerde görülmesine karsin 40 yasindakileri de etkileyebilir. Yaslilarda demansin (zihinsel yetide azalma) en sik rastlanan nedenidir.
    &#199;ogu kisi zaman zaman, anahtarlarini nereye koydugunu unutabilir ya da bir hafta önce neler oldugunu hatirlamayabilir. Unutkanlik siklasir, giyinmek ya da evin yolunu bulmak gibi günlük isleri kapsarsa Alzheimer hastaliginin (AH) belirtisi olabilir.
    AH nin kesin nedeni hâlâ bilinmiyor. Arastirmacilar bu hastaligin, genetik etmenler, yaslanma süreci ve çevreyle ilgili nedenlerin birlikte etki göstermesi sonucunda ortaya çiktigini düsünüyorlar. ABD de 4 milyon kiside AH bulundugu belirtiliyor.
    Iki tip Alzheimer hastaligi bulunmaktadir. Birincisi, kalitim yoluyla anne babanin birinden ya da her ikisinden geçen özgül gen mutasyonunun kisiyi hastaliga yatkin duruma getirdigi ailevi Alzheimer hastaligidir. Ikincisi ise hiçbir belirgin kalitimsal kalibin görülmedigi sporadik Alzheimer hastaligidir. Ailevi AH vakalarinin çogu erken baslangiçlidir (genellikle 65 yasin altindaki kisilerde görülür). Daha sik rastlanan geç baslangiçli AH ise 65 yasin üzerindeki kisilerde görülür.
    Alzheimerli hastalar kendilerine bakamadiklarindan, aile üyeleri önemli kararlar almak zorundadir. Bu hastalarin ailelerine destek ve yardim saglayan çesitli kuruluslar bulunuyor.

    BELIRTILER:
    Unutkanlik ve dikkatini yogunlastiramama erken ortaya çikan belirtilerdir. Hastalik gelistikçe, kisiler olaylari hatirlamayabilir, zaman ve yer konusunda zihinleri karisir, dogru sözcügü bulmada ve söylemede güçlük çeker ve basit günlük islerini yapamazlar.

    TEDAVI:
    Günümüzde, Alzheimer hastaligini önlemeye ya da iyilestirmeye yönelik bir tedavi yoktur. Bazi ilaçlar bellegi bir dereceye kadar düzeltebilir, davranis sorunlari gibi özgül bazi belirtilerin kontrol edilmesine ya da hastaliga bagli kaygi (anksiyete) ya da depresyonun tedavisine yardimci olabilir.

  14. #34
    Kutlubey isimli Üyemiz şuan sistemimize bağlı değildir. (Offline) ( Üye )
    Kutlubey - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    İsim : ABDULLAH
    Üyelik : 13 Haziran 2006
    Mesajlar : 11,484
    Standart Yazdı :
    AMYOTROFIK LATERAL SKLEROZ (ALS)


    Amyotrofik lateral skleroz (ALS), Motor Nöron Hastaligi olarak da bilinmektedir. Omurilik ve beyin sapindaki sinir hücrelerinin (motor nöronlar) kaybindan kaynaklanmaktadir. Bu kayiplar kaslarda kuvvet kaybi ve incelmeye neden olmaktadir. ALS de piramidal yol adi verilen bölümde de hasar meydana gelmektedir. Hastanin entellektüel fonksiyonlarinda (zihinsel fonksiyonlar ve bellek) azalma meydana gelmez, bunama hastalarin sadece %5 inde görülür.

    Hastalik ilerleyici ve yayilicidir. Kas zayifligina duyu kaybi eslik etmez. Kas zayifligi genelde el, ayak, yutak veya dilde baslayabilir. Hastalarda konusma ve yutma güçlügü meydana gelebilir. Ilerlemis olgularda solunum güçlügü meydana gelebilir. Hasta el ve ayaklarinda segirmeler tarif eder.

    Hastalik 3-5 yilda ölümle sonuçlanabilir. Ilerlemis hastalarda solunum yetmezligi veya agir bir zatüre ya da asfiksi sonucu ölüm meydana gelebilir.

    Genelde ileri yaslarda (40-50) ve erkeklerde biraz daha fazla görülür. Ancak daha genç veya daha ileri yaslarda ortaya çikabilir. 100.000de 1-1,5 siklikta rastlanir. Hastalarin % 5-10 unda ailevi geçis görülür. Otozomal dominant (baskin) ve resesif (çekinik) geçis gösterebilir. Otozomal dominant tipinde hastaligin baslangiç yasi daha erkendir. Otozomal resesif tip ise çok daha nadirdir ve çok erken baslar (2-23 yas), ve çok daha uzun sürelidir (15-20 yil).

    Zayif insanlarda daha sik gözlenmesi dikkat çekicidir. Stephan Hawking de (Zamanin Kisa Tarihinin yazari , ünlü bilim adami) ALS hastasidir.

    Hastaliktan süphelenildiginde bir an önce bir nöroloji uzmanina veya ilgili saglik merkezine müracaat etmek yerinde olur. Tani genelde muayeneye ve EMG adi verilen analize dayanilarak konur. ALS ile karisabilecek hastaliklarin ayirt edilmesi önemlidir, çünkü ALS ile karisabilen hastaliklarin bir kismi tedavi edilebilir hastaliklardir.

    Piramidal yol hasarinin gelismesini takiben, reflekslerde canlanma ve kaslarda sertlik meydana gelebilir. Hastalik ilerledikçe hareket zorlugu artar ve hasta yatalak hale gelebilir.

    Hastaligin olusumuna etki eden faktörler çesitlidir ve kesin olarak nedeni saptanamamistir. Ancak hastaligin etkeni hastaligin ortaya çikisindan yillarca önce olayi tetiklemis olabilir. Yapilan deneysel arastirmalara göre Otoimmünite, Oksidatif stress, uzun yillar agir metallere maruz kalma, hücresel anormallikler gibi durumlarin hastaliga neden olabilecegi iddia edilmektedir.

    Hastaligin kesin bir tedavisi henüz yoktur. Hastaligin ilerlemesini yavaslatan bazi ilaçlar mevcuttur. Ayrica bir çok ilaç bu hastaligin tedavisinde yardimci olarak kullanilabilmektedir.

  15. #35
    Kutlubey isimli Üyemiz şuan sistemimize bağlı değildir. (Offline) ( Üye )
    Kutlubey - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    İsim : ABDULLAH
    Üyelik : 13 Haziran 2006
    Mesajlar : 11,484
    Standart Yazdı :
    ANAL FISSURLER VE FISTULLER


    Anal (anüse ait) fissür oldukça ufak ve sik rastlanmayan bir asinmadir. Bu anal sfinkterden (kas) baslar ancak kanalin içine uzanir. Disari çikma sirasinda aci verebilir ve diskida kan izleri birakabilir. Bu durum kadinlar arasinda daha yaygindir. Ekseriyetle anal fissür lifli, posali yiyecekler yendiginde iyilesir. Diskiyi yumusatici bir ilaç da yardimci olabilir. Eger asinma bir ülserse daha kuvvetli agri duyulur. &#199;ünkü ülser anal sfinkter (kas) adalesinin spazm yapmasina neden olur. Burada da lifli veya hazim yaraticilar (sisebilen maddeler) sancinin giderilmesinde yardimci olur. (Kronik Kabizlik) Sicak bir banyo adaleyi yumusatip agriya neden olan spazmi ortadan kaldirir. Eger sanci devam ederse doktorunuz ameliyata karar verebilir. Bu genelde ufak bir cerrahi müdahaledir. Hastanede gece kalinmasi gerekmez.

    Bir anal (anüse ait) fistül anal kanaldan anüse geçisin etrafindaki deride bulunan bir delige uzanan anormal tüp gibi bir geçittir. Ciltte apse olusabilir (Anorektal Apseler).

    Cilt bu delikten cerahat ve su aktigi için kasinabilir ve tahris olabilir. Bu fistüller genelde rektumun iç cidarinin altindaki apselerden kaynaklanir.

    Bazi zamanlar bir anal fistül veya anorektal apse Crohn hastaliginin bulundugunu belirtir. Bu bölgede daha evvel yapilmis bir ameliyat neticesinde de çikmis olabilir. Bir rektal muayene (proktoskopi ve bir baryumlu incelenme, Yemek Borusunun, Karnin ve bagirsaklarin Baryumlu Radyografik incelenmesi) yapilabilir. Tedavi fistülün ameliyatla alinmasi ve apsenin bosaltilmasidir.

  16. #36
    Kutlubey isimli Üyemiz şuan sistemimize bağlı değildir. (Offline) ( Üye )
    Kutlubey - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    İsim : ABDULLAH
    Üyelik : 13 Haziran 2006
    Mesajlar : 11,484
    Standart Yazdı :
    ANAL KASINTI


    Pruritus ani de denen anal (makat bölgesi) kasinma sik rastlanan bir sorundur.

    Inatçi anal kasinma, çocuklarda ve yaslilarda daha sik görülen bir durumdur. &#199;ocuklarda bu durum, sik rastlanan bir parazit olan kilkurdunun varligina bagli olabilir. Yaslilarda ise neden, yaslanan deri-nin kurumasidir.

    Doktorunuz anal kasinmanizin nedenini arastirirken, sedef hastaligi gibi bir deri hastaliginin, deri kanserinin ve bir mantar enfeksiyonunun isaretlerini de arayacaktir. Kasinmaya ve tahrise neden olan hemoroid, anal fissür ve anal fistül yönünden de muayene edilebilirsiniz; bu hastaliklar anal kasinmanin nadir nedenleridir. &#199;ogu kez kasinmanin kesin nedeni bulunamaz.

    Asiri Bakim

    Bazi kisiler, anüs bölgesini sert bir sabun bezi ve sabunla iyice temizlemeye çalisirlar. Bu durum, bölgenin kasinmasina, yanmasina ve tahris olmasina yol açabilir.

    Ilaç Reaksiyonlari

    Bazi kisilerin kasinmayi geçirmek için kendi baslarina kullandiklari ilaçlar, tahrise yol açarak kasimayi ve yanmayi artirabilir.

    Stres

    Bazi doktorlar, kanitlanmamis olsa da, stresin kasinmaya yol açabilecegine inanmaktadir.

    Anal Kaslarin Gevsemesi

    Normalde anal kanali kapali tutan kaslar gevsediginde, diski disari sizarak bu bölgedeki deride tahrise yol açabilir.

    Kötü Bakim

    Eger diskilamadan sonra uygun temizlik yapilmazsa, anüs bölgesindeki diski artiklari tahrise ve kasinmaya neden olabilir.

    Eskiden kronik anal kasinmasi olanlarda, anüs bölgesine isin tedavisi, alkol enjeksiyonu ve hatta bu bölgedeki deri ve sinirleri çikarmak için ameliyat yapilirdi. Artik bu tür uygulamalar ortadan kalkmistir.

    Eger böyle bir sorununuz varsa, asagidakileri deneyin.

    1-Kasimayi kesin. Sürekli kasima tahrise yol açar. Ne kadar çok kasirsaniz, o kadar çok kasinirsiniz. Bölgeye soguk uygulamayi de-neyin.

    2-Bölgeyi temiz tutun. Gece, gündüz ve her diskilamadan sonra bölgeyi tahris etmeden, nazikçe temizleyin.

    3-Diski sizintisinin deride yaptigi tahrisi engellemek için, bu bölgeye bez koyun ve gerektikçe degistirin.

    4-Kasinmayi azaltmak için yatarken antihistaminik bir ilaç da alinabilir.

    Eger kasintiniz sürerse, tam bir muayene için doktorunuza bas-vurun.

  17. #37
    Kutlubey isimli Üyemiz şuan sistemimize bağlı değildir. (Offline) ( Üye )
    Kutlubey - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    İsim : ABDULLAH
    Üyelik : 13 Haziran 2006
    Mesajlar : 11,484
    Standart Yazdı :
    ANKILOZAN SPONDILIT


    Spondilit kelimesi belkemiginin (omurga) inflamasyonu anlamina gelir; ankiloz kelimesi ise iki kemigin kaynasarak tek bir kemik haline gelmesi anlamina gelir. Birlikte alindiginda ankilozan spondilit ifadesi; kronik, sakroiliak eklemin (omurga ile legen kemigi arasindaki eklem) romatizmal hastaligini ifade eder, ancak diger omurga kemikleri de iltihapli eklemlerle kaynasma gösterebilir (özellikle alt omurga kemikleri). Ankilozan spondilit, spondiloartropatiler adi verilen hastaliklar grubuna dahildir. Oldukça nadir görülmesine ragmen ankilozan spondilit son derece önemli bir hastaliktir, çünkü genelde baska her hangi bir saglik problemi olmayan genç erkeklerde gözlenir.

    Hastalik gövde, sirt, boyun, kalça, kaburga ve omuzlarda agri ve sertliklere (spazmlar) neden olur. Omurgalar ve omurgalari destekleyen yapilar kasildigindan dolayi (sertlesme), ankilozan spondilitli hastalarda öne egik durma egilimi meydana gelir. Zamanla tedavi edilmeyen hastalarin omurgalari birbiri ile kaynasir ve tek bir kemik gibi görünür; son derece sert ve katilasmis bir omurga meydana gelir. Bu durum kollarin ve gögüsün hareketlerini engelleyebilir.

    Ankilozan spondilitiniz varsa özellikle sabahlari ve bir süre hareketsizlik sonrasi, genelde belinizde agri veya sertlik hissedebilirsiniz. Agrilar genelde sakroiliak eklemde baslar ve gittikçe yukari dogru ilerleyerek boyun omurlarini etkiler. Diz ve ayak bilegi eklemleri de etkilenebilmekle birlikte genelde omurgalar disinda tutulan eklem sayisi 3 veya 4 ü geçmez. Egzersiz yapmak sertlesmeleri azaltir, bu nedenle düzenli egzersiz yapmayan ankilozan spondilitli hastalar gittikçe kötülesir. Kaburgalarla, kaburga eklemleri de hastaliktan etkilenebileceginden dolayi, hastalar derin nefes alirken veya öksürürken rahatsiz olurlar-zorlanirlar.

    Sikayetleriniz azalma ve artislar gösterebilir, ancak hastalik kronik ve ilerleyicidir. Omurga civarindaki kemikler, eklemler ve diskler hasara ugrar ve kaynasir, bu nedenle araliklar daralir. Kemiklerde sindesmofit adi verilen çikintilar siklikla meydana gelir. Bu durumda hareketler sirasinda asiri bir agri meydana gelir. Bel bölgesindeki agri ve sertlikler yürüme problemlerine neden olabilir. Ancak çogu durumda hastalik hafif seyreder ve genelde hastalik basladiktan yillar sonra tani konur. &#199;ok nadiren kalp, akcigerler ve gözler hastaliktan etkilenebilir ve bu durumda ciddi bir tablo ortaya çikar.

    Ankilozan spondilitin nedeni bilinmiyor. Ancak genetik (kalitimsal) faktörlerin etkili oldugunu gösteren bulgular bulunmaktadir. Hastalik en sik 20-40 yaslari arasinda ortaya çikiyor, bununla birlikte 10 yasin altinda bile görülebiliyor. Hastalik 10.000 de bir kiside ve genelde erkeklerde gözlenir. Erkeklerde kadinlardan 10 kat daha fazladir.

    Belirtiler

    - Sirt, baldir, kalça ve diger sirt eklemlerinde agri ve hassasiyet
    - sirt bölgesinde özellikle sabahlari belirgin olan ve hareket etmekle azalan katilik ve hareket kisitliligi
    - gögüs bölgesinde rahatsizlik hissi
    - diz, ayak bilegi ve diger eklemlerde sisme ve agri
    - halsizlik, ates
    - istahsizlik, kilo kaybi
    - gözde inflamasyon
    - kambur veya düzlesmis sirt görünümü

    Tani

    Normal muayene ve radyolojik tetkiklerin yani sira hastaligin genetik özellikleri bulundugundan genetik test taniya yardimci olabilir. Ancak genetik bulgularin saptanmasi taniyi kesinlestirmez.

    Tedavi

    Tedavinin amaci; eklem agrilarini azaltmak ve omurgalarda meydana gelen veya gelebilecek hasarlari geciktirmek / düzeltmektir.

    Agriyi, sertlesmeleri ve inflamasyonu gidermek için nonsteroidal anti-inflamatuvar ilaçlar kullanilir (aspirin, naproksen gibi). Bu ilaçlar hastalarin normal faaliyetlerine devam etmesine yardimci olur ve agrilari azaltir. Nonsteroidal anti-inflamatuvar ilaçlarin yetersiz kaldigi durumlarda sulfasalazin veya metotreksat gibi ilaçlar kullanilabilir. Ancak bu ilaçlarin yan etkileri oldukça fazladir ve çok iyi kontrol edilmeleri gerekir.

    Eger hastada sinirlerinde bir hasar meydana gelmis ise veya eklem hasari çok ciddi ise ameliyat yapilir.

    Sizin Yapabilecekleriniz

    Eger düzenli postür (durus) ve solunum egzersizleri yapiyorsaniz rahatlikla normal bir hayat sürebilirsiniz. Fizik tedavi ve egzersiz tedavinin temelidir. Yapmaniz gereken hareketler için bir fizyoterapistten bilgi almaniz yerinde olur.

    Yüzme, sizin için en iyi sporlardan birisidir. Sik sik yüzün.

    Sirtiniza ve belinize yük getirecek hareketlerden ve yaralanmaya neden olabilecek sporlardan uzak durun.

    Sicak su banyolari (kaplicalar) ve sicak ortamda yapilacak masajlar agrilarinizi azaltir. Uyuma pozisyonunuzu düzeltin. Düz bir zeminde sirt üstü ve yastiksiz yatin (veya çok ince bir yastik kullanin).

    Sigara içiyorsaniz kesinlikle birakin. Aksi halde akcigerlerinizin kapasitesi azalacagindan son derece güç nefes alip-verirsiniz.

    Ilerlemis durumlarda sirt destegi saglayan aletler kullanmaniz gerekebilir.

    Bu hastalik su an için tedavi edilemiyor. Ankilozan spondilit hayat boyu sürecek bir problem oldugu için onunla yasamayi ögrenmelisiniz. Sikayetleriniz hiç beklemediginiz sekilde azalip çogalabilir, ancak hastaliginizin gittikçe ilerleyecegini kabul etmelisiniz; bununla birlikte gerekli önlemleri alir ve bakim saglarsaniz hastaliginiz ilerledigi halde sikayetleriniz fazla ilerlemeyebilir; daha dogrusu siz onlarla basa çikmanin yollarini bildiginizden hayatinizi asiri etkilemez. Arada siddetli dönemler olabilir, ancak bunlarin zamanla azalabilecegini unutmayin. Tedavi ve bakim sizin normal bir hayat sürmenizi saglayacaktir.

  18. #38
    Kutlubey isimli Üyemiz şuan sistemimize bağlı değildir. (Offline) ( Üye )
    Kutlubey - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    İsim : ABDULLAH
    Üyelik : 13 Haziran 2006
    Mesajlar : 11,484
    Standart Yazdı :
    ANKSIYETE BOZUKLUKLARI


    Kisinin sebebini tam olarak ortaya koyamadigi iç sikintisi haline anksiyete (bunalti) adi verilir. Anksiyete psikiyatri uzmanina müracaat eden hastalar arasinda en sik ve yaygin olarak görülen bir belirtidir. Genellesmis veya yaygin aksiyete bozuklugu olarak adlandirilabilecek hastalikta kisi yasadigi aksiyeteyi korku, endise, dehset, kaygi gibi terimlerle ifade edebilecegi gibi, sürekli olarak tetikte bekleyis gerginligi, bilinmeyen ve ayirt edilemeyen bir tehlike veya kötülük duygusu olarak da ifade edebilir.

    Kisinin yasami boyunca anksiyete bozuklugu geçirme orani % 25 dolayindadir. Saglikli kisilerde korku ve kayginin nedeni bellidir. Hastalik durumunda ise nedensiz korku ve kaygi duyulur. Bu duygulanimlara ilave olarak bazi hastalarda; basdönmesi, agiz kurulugu, vücudu soguk kaplamasi, irkilme, huzursuzluk, titreme gibi belirtiler de olabilir. Bazen de tüm bunlarin bir karisimi olabilir. Fiziksel sikayetleri daha yogun olan hastalar genelde kaygi, korku ve dehset duygularini inkar ederler.

    Hastalik yüksek bir oranda alkol ve uyusturucu madde kullanimi ile gitmektedir. Kisiler baslangiçta kaygilarini azaltmak için bu maddeleri kullanmakta, ancak sonra bunlar hastaligin gidisini daha kotu bir sekilde etkilemektedir.

    Stresle baglantili baska hastaliklar (gastrit, irritabl kolon, gerilim tipi bas agrilari gibi) da buhastaliga eslik edebilmektedir.

    Baska ruhsal hastaliklarla birlikte bulunma orani yüksektir (saplanti-zorlanti bozuklugu, depresyon,sosyal fobi,panik bozukluk gibi). Bu hastaliklara ilerleyen dönemlerde dönüsebilme olasiligi bulunmaktadir.

    Kisinin endiseleri nedeniyle çevresindekileri kisitlamasi sonrasinda ailesel ve mesleki sorunlar olusabilmekte ,kisi sosyal ortamlardan uzaklasabilmekte ve ayriliklar,bosanmalar ,eriskin-çocuk uyusmazliklari olusabilmektedir.

    Ansiyete bozukluklari çesitlidir:
    - Panik bozuklugu
    - Yaygin anksiyete bozuklugu
    - Sosyal fobi ve diger fobiler
    - Obsesif kompulsif bozukluk
    - Travma sonrasi stres bozuklugu

    Endise duyan, yasadigi anksiyete belirtilerini ifade eden ve belirgin olarak sikinti çektigini hissettiren hastalar bile altta yatan nedeni tam olarak ortaya koyamayabilirler.

    Tedavi hekimin oyacagi anksiyete bozuklugunun alt tiplerine göre degisiklik gösterir. Tedavide mutlaka gerekli degilse ilaç kullanilmamalidir. Genelde psikoterapi uygulanmasi daha iyi sonuç verebilir.

  19. #39
    Kutlubey isimli Üyemiz şuan sistemimize bağlı değildir. (Offline) ( Üye )
    Kutlubey - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    İsim : ABDULLAH
    Üyelik : 13 Haziran 2006
    Mesajlar : 11,484
    Standart Yazdı :
    ANOREKSIA NEVROZA


    Kisinin ruhsal nedenlere dayali olarak beslenmesini azaltmasi veya beslenmeyi reddetmesi nedeniyle ve/veya zorla kusarak (parmak atip kusarak) asiri kilo kaybetmesidir. Bunun yani sira, mide bulantisi ile birlesik mide sikayetleri, kabizlik (bazen fazla miktarda müshil kullanma) da bulunur. Anoreksia nevroza, çogunlukla erken ergenlik ve ergenlik sonrasi çagindaki genç kizlarda görülür.

    Bu tip insanlarin kisiliginde istisnasiz ya histerik ya da çocuksu genital gelisim basamagina yakin) bir yapi bulunup, her iki halde de belirgin oral takinti vardir. Bu nevrotik özelliklerde, psikogenetik açidan, yeterli sevgi göstermeyen veya cinsel düsman olarak görülen bir ana figürü rol oynamistir. Bunun sonucu olarak büyümenin psikoseksüel yönleri karsisinda yogun korkularla birlik kuvvetli bir puberte çatismasi meydana gelmistir Özellikle kadin rolü ile kadinsi beden biçimini ve cinsel problemleri reddetme söz konusudur.

    Anoreksia nevroza hastalarinin tipik özelligi, hastalik bilincinin bulunmamasidir. Kendilerindeki korkunç zayiflamayi ve acil tedavi gereksinimini kabul etmez, yadsirlar. Kendi kendilerine zorlamali kusmalari da inatla yadsinir, bu yadsima ya bilinçli bir yalan seklinde, ya da yari bilinçli bir kabul etmeme türündedir. Bu hastalarin hepsinde asiri bir iliski bozuklugu vardir.

    BELIRTILERI

    - Kizlarda erkek bedenine benzer biçimde beden görünümü,

    - Asiri hareketlilik,

    - Cinsel kimligini reddetme,

    - Normal beden agirligi, olmasi gerekenin çok altindadir.

    - Cinsel ilgide eksiklik vardir.

  20. #40
    Kutlubey isimli Üyemiz şuan sistemimize bağlı değildir. (Offline) ( Üye )
    Kutlubey - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    İsim : ABDULLAH
    Üyelik : 13 Haziran 2006
    Mesajlar : 11,484
    Standart Yazdı :
    ANOREKTAL APSELER


    Anorektal apseler, anüsün çevresindeki bölgeyi etkiler. Bunlarin bazilari fissürlerin neden oldugu enfeksiyonlardir.

    Belirtiler

    - Cerahat çikmasi,

    - Ates,

    - Anal yolun içinde veya etrafinda rahatsizlik hissi,

    - Diskinin çikisina asiri duyarli veya bu hareketten rahatsiz olmak.

    Bazilari da seks yoluyla alinmis hastaliklardir. Fakat çogu apseler tikanmis anal guddelerden kaynaklanir.

    Anüse yakin bir apse doktorunuzun muayenehanesinde veya hastanede kolayca açilip bosaltilabilir. Diger yandan atesiniz ve çok sanciniz varsa ve anüsten kuyruk sokumuna dogru bir baski hissi duyuyorsaniz apse daha yukarda rektumda olabilir.

    Bu derindeki apseler kolay ele gelmez, teshis edilmeleri daha zor olur ve yaratabilecekleri komplikasyonlar daha ciddidir.

    Derindeki apseler daha dikkatli yaklasim gerektirir, çünkü bunlar Crohn hastaligi ülserlesmis kolit veya divertikülit gibi bir bagirsak hastaligindan kaynaklanmis olabilir.

    Teshis

    Eger derin bir anorektal apse süphesi varsa doktorunuz rektumun tümünü kapsayan bir muayene yapar. Proktosigmoidskopi ve baryumlu bir maddeyle tarama da bu muayeneye dahildir.

    Tedavi ve Ameliyat

    Apse belirlendigi zaman hastaneye gideceksiniz. Apse açilip temizlenecek. Ayrica size sanci duymamaniz için bir agri kesici ve bazi hallerde enfeksiyonu önlemek için bir antibiyotik verilebilir.

2/16 BirinciBirinci 123412 ... SonSon

Bu Konu için Etiketler